Türk Beşleri müzikte ekol oldu

Yaklaşık 100 yıllık bir geçmişi olan saray orkestra ve bandosu Mızıka-i Hümayun, 1924'te Ankara'ya aktarılıp, Riyaseti Reisicumhur Musiki Heyeti'ne (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) dönüştürülür. Orkestranın üyelerinden bir bölümüne öğretmenlik görevi verilir ve Eylül 1924'de Musiki Muallim Mektebi (Müzik Öğretmen Okulu) açılır. Musiki Muallim Mektepleri'nin amacı sanatçıdan çok, orta öğretim için öğretmen yetiştirmektir. İkinci adım, bir Milli Musiki ve Temsil Akademisi'nin kurulmasıdır. Devlet, ilkini 1925'te açtığı yarışmalar sonucunda başarılı olanları Paris, Berlin, Budapeşte ve Prag gibi kentlere öğrenim için gönderir. 1917'de kurulmuş olan Doğu Musikisi Bölümü'nün adı 1926 sonlarında İstanbul Belediye Konservatuarı olarak değiştirilir. Burada öğrencilere viyolonsel, keman gibi Batı enstrümanlarının eğitimi verilmeye başlanır. Adlarının adeta, bir ulusal müzik okulunu simgelediği, Türk Beşleri adıyla da anılan ve Türk müziğinin ritim ve ezgilerini, Batı müziğinin armoni anlayışıyla işleyip, bir birleşim yaratmaya çalışmış ve çağdaş-ulusal-çoksesli eserler yazmış olan öncü bestecilerden Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun ve Necil Kâzım Akses'in Türk müzik kültürünün gelişmesinde büyük payları vardır. Daha 1934 yılında, Ankara'da henüz bir konservatuar yokken Halkevi'nde (Resim Heykel Müzesi), Ahmet Adnan Saygun'a ait "Özsoy" operası ilk kez oynanır. Bu gösterinin coşkusu henüz dinmeden TBMM'de Milli Musiki ve Temsil Akademisi yasası onaylanır. Akademi'nin amacı, müzik öğretmeni, müzik ve sahne sanatçısı yetiştirmek, ulusal müziği geliştirmek ve yaymaktır. 1935 yılında da Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü kurulur. Aynı sene Ankara'ya çağrılan ünlü Alman besteci Paul Hindemith, Akademi'nin çalışmaları için yol gösterir. 1940 yılında TBMM'de Devlet Konservatuarı Yasası kabul edilir.

Türk Beşleri efsanesinden Cemal Reşit Rey

Mızıka-i Humayun, 1924'te Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası oldu.