Son Güncelleme: Pazar 04.09.2011
Kanseri yenip evlendiler
Yasemin Goncagül'ü TV'lerde ünlülerin de katıldığı ilik kampanyasıyla tanıdık. O iki kez yakalandığı kan kanserini yaşam sevinciyle 11 yılda alt etmeyi bildi. Ve dün gece evlendi
HER ŞEY BİTTİ DERKEN
Gazeteci olan babası kızı için ilik kampanyaları başlattı. Uzun süre göğsüne takılan kateterle yaşadı. Mide bulantısı, yaralar, ilaçların verdiği halsizlik... Ancak o hiç ümidini kaybetmedi. 8 ay süren tedavinin ardından taburu oldu. Yasemin'in yüzü artık gülüyordu. Eve çıktı, okula başladı. Ancak iki buçuk ay geçmişti ki hastalık tekrarladı. Yine Edirne'deki hastaneye yattı. Kemik iliği nakli gerekiyordu. Türkiye ve dünya çapında arayış başladı. Japonya'da bir kadında uygun ilik bulundu. Ancak kadın kazada öldü. İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'ndeki kemik iliği bankasında, 25 bin ilik örneği vardı. Ama hiçbiri uymadı. Dünya kemik iliği bankası ile kordon kanı bankalarından da olumlu bir cevap alınamadı. Şu anda atv Haber Genel Yayın Yönetmeni olan Erdoğan Aktaş, o dönemde çalıştığı NTV'de, Yasemin için 6 kez 35 er dakikalık canlı yayın programı yaptı. Beyazıt Öztürk'ten Gülben Ergen'e kadar birçok ünlü Yasemin'e ilik bulabilmek için seferber oldu. Ancak bir türlü uygun ilik bulanamadı. Bu arada bir mucize oldu ve 2006 yılında doktor Yasemin'e müjdeli haberi verdi. İlik nakli yapılmamasına rağmen, hastalık kendiliğinden olumlu bir seyre yönelmişti. Tedavi kesilip 5 yıllık bir izleme süresine alındı. Yasemin 6 yıl sonra normal hayata döndü. Hastalığı moralle yendiğini söyleyen ve 'Hayatla inatlaştım' diyen genç kız önce eğitimini tamamladı.
DONÖR YOK AMA
Ardından da Lüleburgaz Devlet Hastanesi'nde sözleşmeli memur olarak çalışmaya başlayan 23 yaşındaki Yasemin, geçen yıl İbrahim Ergene ile nişanlandı. Özellikle hastanede çalışmak isteyen Yasemin, dün gece de dünyaevine girdi. Hastalıkla mücadele ederken hayatın kıymetini daha iyi anladığını söyleyen genç kız, "Ne olursa olsun hayat bir gün ya da bir saat için de olsa yaşamaya değer. Kanserle savaşan hiç kimse ümitsizliğe kapılmasın ve hayatın karşısında güçlü dursun" diyor.
MERDİVENDEN DÜŞMEK...
Yerel bir gazetede çalışan baba Şenol Goncagül, kızının ve kendisinin yaşadıklarını anlattığı "Merdivenden düşmek" isimli bir kitap yazıyor. Gelirini de lösemili çocukların yararına bir vakfa bağışlamayı istediği kitaptan birkaç satır; "....Yoğun bakımdan yeni çıkılmış. 56 kilo girilen odada, ağır tedaviden ve moralsizlikten dolayı 36 kiloya inilmiş. İçeri giriş yok ama yandaki odanın camından içeri bakıyorum. O güçsüz elleri ile gülümsüyor ve güçlükle el sallıyor. İçime kan oturmuş. "Nasıl olacak ta, kemik ve iskelete dönmüş bu insan, yeniden insan haline gelecek Allah'ım" diyecek oluyorum kendi kendime. Yutkunuyorum! Yoktan var eden o Yüce Allah, elbette ki yeniden eski haline getirecekti yavrumuzu...." Lösemi tedavisi aldığını bilmiyor. Bu yoğun tedaviyi de, anlatmakta zorlanıyoruz. Cep telefonunu yasaklamışız! "Beyne zarar verirmiş " diyoruz çaktırmadan. Aslında, arkadaşlarının arayıp "kanser tedavisi gördüğünü" söylemelerinden ve durumu öğrenmesinden korkmuşuz. Moral, ilaçlardan da önemli. Tek bir üzüntü veya psikolojik kriz, alıp götürecek kızımızı bizden. Soruyor:"Baba! Benim hiç dostum yokmuş! Ağlıyor! "Nereden anladın?" diyecek oluyorum. Sürdürüyor konuşmasını:"Bir arkadaşım bile ne geldi, ne de telefon ile aramadı" ...Yasemin, "Baba! Her gün bana en az 5 kişi kan veriyor. Ne çok kankam oldu! Vampir gibiyim sanki!" deyip, durumdan teselli çıkarmaya çalışıyordu o aralar"... ...Yasemin, hastaneye yatalı 10 gün kadar olmuştu. Bir gün, kapının zili çaldı. Açtım; okuldan 5-6 öğrenci.. Aralarından birisi iki adım öne çıkarak: "Amca! Biz okuldan birinci sınıf öğrencileriyiz. Sınıftaki öğrencilerle karar aldık. Bugünkü harçlıklarımızı biriktirdik. Bu paraları da, Yasemin'e ilaç almanız için getirdik" dedi. Beynimden kaynar kazanlarda kaynamış sular döküldü. Ağlayacak oldum, çocuklar yanlış anlamasın diye yapamadım. İçeriye kendimi nasıl attığımı hala bilmiyorum. Poşetin içini açtım. 16 lira 25 kuruş vardı. O küçücük yüreklerden, ne büyük bir sevgi ve insanlık dersi yükseliyordu öyle. Sakladım. Hala o poşete bakar bakar ağlarım ve halime şükrederim! Sonuçta, ortada kurtarılmış bir hayat duruyordu... ..Telefonun öteki yanında kızım var. Bağırıyor ve ağlıyor! İçime oturdu. "N'oldu kızım?" diyorum. Güç bela cevap veriyor:"Babişko! Söyle Emrah Bey'e, bana biraz daha morfin versinler! Çok acı çekiyorum. Dayanamıyorum bu acılara" diyor...
EN SON HABERLER
- 1 ÖĞRETMEN ATAMALARI SON DAKİKA: Bakan Tekin'den flaş açıklama! Ne kadar öğretmen atanacak?
- 2 1 Mayıs'ta polislere saldırmışlardı: 65 kişi adliyeye sevk edildi
- 3 Adana'da şok olay: Pişkin hırsız ortalığı birbirine kattı! Polislere zor anlar yaşattı
- 4 Dolandırıcıların yeni oyunu pes dedirtti! Milli emlak arazi vaadiyle 25 milyonluk vurgun
- 5 Restoran cinayetinde savcı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı
- 6 Sivas'ta bir garip olay: 58 yıldır gerçek kimliği yok!
- 7 Araç içinde kafasından silahla vurulmuş halde bulundu
- 8 40 yıl sonra Avrupa’dan gelip, anne ve babalarının göç ettikleri Şırnak’taki köyleri gezdiler
- 9 Bursa’da 2 ayrı kazada 3 kişi öldü 2’si çocuk 3 kişi ağır yaralandı
- 10 Rusya'dan şaşkına çeviren kareler: Her yaptıkları olay oldu!