Ahmet en çok neye hayıflandı gurbet sürgününde? Ablası Nurcan'la yeğeni Nilcan'ı Marmara depreminde, Çınarcık'ta yitirdik. 6 dil biliyordu Nurcan. Paris'ten o görüntülere bakıp haykırıyordu: "Enkazdan tek bir taş bile kaldıramıyorum üstlerinden olacak iş mi" diyordu. Ofisteki bu büyük odayı mini müze gibi yapmışsın. Ödüller, kasetler, çalgılar... Peki bu motosiklet ve kask ne? Biliyorsun Bodrum'da son yazımızda küçük bir motosiklet almıştı. Bu değildi ki. Ahmet o motorla giderken, iri kıyım koruma polisi de bisikletle takip eder tık nefes olurdu. (Gülerek) İşte ona üzülüp bunu da aldı. Eski motoru korumaya verip kendi de buna binecekti. Kısmet olmadı. Yazık ki ülkesi çok yordu onu. Kalp krizini ben biraz ona bağlıyorum açıkçası. Bütün bir ülke tankıyla, topuyla, medyasıyla filan üzerine gitti onun ve yok sayıldı. Yani şunca yıl bu ülkede şarkılar yapmış, milyonlarca insana seslenmiş, onların duygularını ayaklandırmış bir insan bir anda yok sayıldı. Bu Ahmet'e çok ağır geldi yani bu hakikaten ağır bir şey. Yalnızlaştırıldı, yalnız bırakıldı ben bütün bunların onu çok yorduğuna inanıyorum. Tipik bir kalp krizi değil bu Savaş...