Zümer Suresi 38. Ayet Okunuşu - Zümer Suresi'nin 38. Ayeti Arapça Yazılışı, Türkçe Anlamı ve Meali
Zümer Suresi 38. ayet, İslam'ı yayma ve insanları hidayete çağırma görevinde olan kişilere bir uyarı niteliği taşır. İslam'ın mesajını iletenlerin sabırlı olmaları ve insanların tepkilerini önceden bilemeyecekleri gerçeğini hatırlatır. Zümer Suresi 38. ayet okunuşu, insanların hidayeti kabul veya reddetme özgürlüğünü ve bu kararın kişisel ve toplumsal sonuçlarını vurgular. Zümer Suresi 38. ayet Türkçe anlamı, tefsiri ve meali; iman, dua, sabır ve toplumsal yönlendirme açılarından önemli bir mesajı temsil eder.
Zümer Suresi 38. ayet, İslam inancında, doğru yolu bulma ve doğru yaşamaya yönlendirme konularında önemli bir rehberlik sunarken toplumsal etkiyi vurgulayan önemli bir ayettir. Zümer Suresi 38. ayet okunuşu, insanların iman etme veya etmeme kararlarının kişisel bir sorumluluk olduğunu vurgular. Zümer Suresi 38. ayet Türkçe anlamı, tefsiri ve meali herkesin, kendi inançları ve davranışlarından sorumlu olduğunu ve bu seçimlerin sonuçlarına katlanacağını hatırlatır.
Zümer Suresi 38. Ayet Arapça Yazılışı
Zümer Suresi 38. Ayet Okunuşu
Ve le in seeltehum men halakas semavati vel arda le yekulunnallah, kul e fe raeytum ma ted'une min dunillahi in eradeniyallahu bi durrin hel hunne kaşifatu durrihi ev eradeni bi rahmetin hel hunne mumsikatu rahmetih, kul hasbiyallah, aleyhi yetevekkelul mutevekkılun.
Zümer Suresi 38. Ayet Türkçe Anlamı ve Meali
Andolsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette, "Allah", derler. De ki: "Peki söyleyin bakalım? Allah'ı bırakıp da ibadet ettikleriniz var ya; eğer Allah bana herhangi bir zarar dokundurmak isterse, onlar Allah'ın dokundurduğu zararı kaldırabilirler mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilese, onlar onun rahmetini engelleyebilirler mi?" De ki: "Allah bana yeter. Tevekkül edenler ancak O'na tevekkül ederler."
Zümer Suresi Okunuşu İçin Tıklayınız
Zümer Suresi 38. Ayet Tefsiri
Putperest Araplar, aslında Allah'ın varlığına inanıyor, sorulduğunda O'nun yaratıcı kudretini tanıdıklarını ifade ediyorlardı; fakat putlarını aracı tanrılar saydıkları için Allah'ı bırakıp putlara tapıyor, onlara sığınıyor, onlardan yardım istiyor, böylelikle şirk inancına sapıyorlardı. Oysa onların insanlara yardım etmek şöyle dursun, Allah'tan gelen bir zararı veya bir rahmeti, nimet ve bereketi önleme güç ve imkânları yoktu. Bunun âyette soru ifadesiyle ortaya konması, eğer akıllarını kullanırlarsa bunun, o putlara tapanlarca dahi rahatlıkla anlaşılabilecek açık bir gerçek olduğu anlamına gelir.
"Allah bana yeter" ikrarı ve bunun devamındaki ifade, müminin sadece Allah'a inanmakla kalmayıp her türlü tutum ve davranışında, faaliyetlerinde yalnız Allah'a dayanıp güvenmesi, ihtiyacını sadece O'na arzederek yardım ve desteği O'ndan beklemesi, böylece inancını eylemleriyle bütünleştirmesi gerektiğine işaret eder. Âyette geçen tevekkülün anlamı da budur. Bu anlamıyla tevekkül kişiye güç ve onur kazandırır, kendine güvenini arttırır; kısaca –yine Kur'an'ın tabiriyle– onu izzet sahibi yapar (bk. Münâfikūn 63/8). Nitekim 39-40. âyetler de Hz. Peygamber'in, bu anlamdaki tevekkül anlayışından kaynaklanan kendine güvenini, onurlu ve kararlı duruşunu ifade etmektedir.
Müfessirler, 40. âyette geçen iki azaptan ilkini, putperestlerin müslümanlar karşısındaki yenilgisi, ikincisini de âhiret azabı olarak yorumlamışlardır.
EN SON HABERLER
- 1 İstanbul’da tüyler ürperten olay: İki ayrı çöp konteynerinde parçalanmış erkek cesedi bulundu!
- 2 Çankırı Lisesi yarenleri ocak yaktılar
- 3 Atık eşyalardan çıkan altın sahibine teslim edildi
- 4 Yeşilay’ın yeni genel başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç oldu
- 5 Bahar Candan hakkında karar verildi: Cezaevinde kendini yaralamıştı!
- 6 Meral Güven TikTok'ta küfürler yağdırdı! Tepkiler çığ gibi: Terbiyesiz astrolog!
- 7 Silahını temizlerken mesai arkadaşını yaraladı
- 8 Muğla'ya kanodan bir uluslararası başarı daha
- 9 Denizli’de anne ve babasını pusu kurup vurmuştu: Kan donduran detay!
- 10 Somer Sivrioğlu hapse mi girecek? Ürdünlü diplomatın öldüğü duvar davasında çarpıcı gelişme!