EMRE AKÖZ

Mızraklı Dede'nin marifeti

En önemli romancı-larımızdan, '<ı>Çalıkuşu'nun yazarı Reşat Nuri Güntekin'in yurt izlenimlerini anlattığı '<ı>Anadolu <ı>Notları'nı uzun yıllar sonra tekrar okudum.
İki cilt halinde yayınlanan 'Anadolu Notları' 1930'lu yıllarda kaleme alınmıştır. Güntekin bu kitapta köylünün parayla ilişkisinden, gönül çelen tuluat tiyatrolarına, otel manzaralarından rakı muhabbetlerine, Anadolu insanına ilişkin keskin gözlemlerde bulunur.
İnsan her çağda farklı noktalara odaklandığından aşağıdaki anekdotu çoktan unutmuştum. Tekrar okuduğumda şaşırarak hatırladım. Paylaşmak isterim:
***
Reşat Nuri'nin çocukluk günleri. 1889 doğumlu olduğuna göre 19'uncu asrın son yıllarındayız.
Küçük Reşat Nuri, sütninesinin İzmir Dübekbaşı'ndaki evinde yaşamaktadır. Mahalle sakinlerinin arasında Şehnaze Hanım ve gümrük katibi kocası da vardır.
Aptesinde namazında, melek gibi bir adam olan katip, günün birinde bayramlık kıyafetlerini giyip evden ayrılır. Bir daha da dönmez!
"Eyvah herif evlendi" diye bir yaygara kopar. Gerçekten de gümrük katibi Damlacık taraflarında yaşayan genç bir dulla evlenmiştir.
Olacak iş değildir. Mahallenin kadınları, adama büyü yapıldığına karar verir. Bir yandan büyüyü bozmak için hazırlıklara girişilirken, işini sağlama almak isteyen Şehnaze Hanım Mızraklı Dede'ye bir tavuk adar.
Ve şimdi dikkat: Bu arada... Yani tavuğu adarken... Bir yandan dualar okur... Ama aynı anda da, en hafifi 'edepsiz' olmak üzere, 'evliya' sayılan Mızraklı Dede'ye olmadık hakaretler eder.
Sadece o mu? Şehnaze'ye eşlik eden diğer kadınlar da Mızraklı Dede'ye küfür müfür, dümdüz gitmektedir.
Daha önce birçok camiye, türbeye giden, dualar eden Reşat Nuri'nin tüyleri, bu manzara karşısında diken diken olur.
Olacak iş midir? Bir evliyaya nasıl hakaret edilir? Hem hakaret edip, hem de nasıl yardım istenir?
Neler olup bittiğini sütninesine sorar. O da... Mızraklı Dede'nin bir boş anında başka bir evliyaya küfrettiğini... Bu yüzden bütün ömrü boyunca vicdan azabı çektiğini... Ölürken de, "<ı>Benim <ı>adımı <ı>ananlar, <ı>bana <ı>da <ı>öyle <ı>küfretsinler <ı>ki <ı>istediklerini <ı>yapayım" dediğini, anlatır...
***
Hem İslami, hem de rasyonel açıdan yaklaşıldığında gerçekten de saçma, abuk sabuk bir hurafe, bir batıl itikat bu.
Ama olayın 'dini' değil de, 'folklorik' boyutuna bakıldığında ne kadar müthiş, ne kadar renkli, ne kadar tuhaf bir olay değil mi?
'Ancak kendisine küfredildiğinde, bir adağı yerine getiren evliya'! İnsan zihninin olağanüstü yaratıcılığı! Şaşırtıcı bir tersine çevirme. Pagan kültürüyle, tek tanrılı dinlerin akla hayale gelmedik bir terkibi.
Acaba benzeri türde bir inanış bugün de var mı? Yaşıyor mu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.