Bir burjuva manifestosu
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) kurucusu, eski başkanı, işadamı Erol Yarar'ın cesur ve gerçekçi sözleri, Ergenekon davasındaki gelişmeler ve özellikle Üçüncü İddianame'nin açıklanmasıyla güme gidebilir.
Halbuki enine boyuna tartışılması gereken sözler bunlar. İşte bazıları:
***
Osmanlı padişahının giyimi Karacaoğlan gibi değildi. Ölçü minimum giyinmekse İmamı Azam'ın giyimini nasıl izah edeceğiz? Evi Bağdat'ın en güzel eviydi."
***
Bu cümleler sanki bir manifestodan; 'İslami Burjuvazi', 'Otantik Burjuvazi' ya da 'Muhafazakar Burjuvazi', hatta 'Yeşil Sermaye' gibi terimlerle nitelenen burjuvazinin manifestosundan alınmış gibi.
Zenginlik ile o zenginliğin ortaya serilişi (tüketim) arasında daima engeller olmuştur Türkiye'de.
Hayatta kalmayı sağlayacak 'basit tüketim' (su, ekmek, barınak, vb.) haricindeki tüm tüketim biçimleri, özellikle de 'lüks tüketim' yerden yere vurulmuş, ayıplanmıştır bizde.
***
Tüketim kültürünü karalayan sadece bürokratik ideolojiyi dile getirenler değil elbette.
Kimliğinin birinci sırasına Müslümanlığı koyanlar tarafından da aşağılandı, küçümsendi, ötekileştirildi lüks tüketimciler.
Üretim ve ticaret ile kazanmak ve bu parayı 'marka' saat, hızlı otomobil, Boğaz'a nazır yalı satın almak kabahat gibi sunuldu.
Hatırlayın: Yerel seçimler öncesi Saadet Partisi, cip kullanan Müslümanlara laf ediyordu.
İşte bu bakımdan Erol Yarar'ın sözleri bir burjuva manifestosu gibi: "Kazanırım da, harcarım da ve bu İslam'a aykırı değil" diyor.
Çekinmeden, sıkılmadan: Gururla!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.