Gelin bakalım şu meseleyi bir konuşalım
Dünkü yazım Alevi arkadaşları kızdırdı. Ancak niye kızdıklarını anlayabilmiş değilim. İtiraz noktaları tam olarak nedir?
Takip edememiş olanlar için önce olayı özetleyeyim:
Eski Yargıtay Savcılarından Ahmet Gündel, yüksek yargı organlarındaki (Yargıtay, Danıştay, HSYK, Anayasa Mahkemesi) kimi kararların 'mezhepsel' kaygılarla alındığını söylüyor.
Gündel ayrıca, yüksek yargıda görev yapan üyeler arasında, belli bir mezhepten olanların ağırlık sahibi olduğunu belirtiyor. (Mezhep adı vermiyor.)
Ben bu ilginç iddiayı dün köşeye taşıyınca, "Sözü edilen biziz" diyerek Alevi arkadaşlar yazıyı protesto ettiler.
Ancak tam olarak neye kızdıklarını anlayamadım:
Soruyorum, çünkü mesajlara baktığımda iki yaklaşımı da görmekteyim.
Bazı Alevi arkadaşlar, "Bunu da nereden çıkardın" diyor ki cevap belli: Kafamdan uydurmuyorum, yüksek yargıyı içeriden tanıyan Ahmet Gündel söylüyor.
Bazıları ise, "Aleviler birçok kurumdan dışlanıyor, bir yerde de ağırlıkları olsun, niye çok görüyorsun" diyorlar ki bu noktada bambaşka ve karmaşık bir tartışma alanına geçiyoruz.
Yukarıda değindiklerim makul, aklı başında, belli bir mantığı olan tepkiler.
Bir de salakça laf edenler var: 'Sen Alevi düşmanısın' filan diyorlar.
Böyledir zaten: Darwin hakkında yazarım, 'din düşmanı' derler... TSK hakkında yazarım, 'ordu düşmanı' derler... Kemalizm hakkında yazarım, 'Atatürk düşmanı' derler... Beyinlerin farklı çalışma biçimleri üzerine yazarım, 'kadın düşmanı' derler...
Velhasıl şu üfürükten 'Sen bilmem ne düşmanısın' klişesi her gün karşıma çıktığı için şerbetlendim.
Eskiden derdimi anlatmaya, suçlayanları ikna etmeye çalışıyordum. Baktım ki anlamıyorlar ya da anlamak işlerine gelmiyor; bıraktım.
Yine de şu Alevi düşmanlığı iddiasına kısaca cevap vereyim.
A benim ahmak evladım!
Eğer ben Alevi düşmanıysam...
Bilmeden, anlamadan sallıyorsun değil mi?
Gelelim eleştirilerime:
Benim açımdan olay budur. Anlaşıldı mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.