Büyük siyasi sorunları yine siyaset çözer, hukuk arkadan gelir
Bazı okurlarımız 'Açılım'ın geldiği noktayı çelişkili buluyor. Mesela bir okurumuz şöyle demiş:
"Kandil'den gelen PKK'lı teröristler eğer serbest bırakılıyorsa, şu anda hapishanedeki teröristleri niye devlet orada tutuyor? Bence devletimiz çifte standart yapmış oluyor. Yani önceden suç işleyenler hapishanede daha onlarca yıl kalacak... Ama yurtdışından gelenler serbest bırakılacak?"
Okurumuz haklı mı?
Evet! İlkeler ve adalet açısından baktığınızda yerden göğe kadar haklı. 'Eyleme karışmamış olmak' filan deniyor ama hikâye... Bu militanların bir kısmı mutlaka "bir şeyler" yapmıştır. (Ötekileri geçtim, yardım ve yataklık yasaları yeter!)
Buraya kadar okurumuzla aynı fikirdeyim. Evet, mevcut durumda bir çifte standart var.
***
Ancak bu noktada yollarımız ayrılıyor:
Böyle sorunlar çifte standartsız çözülemez! "Aman çifte standart olmasın" dediğiniz anda açılım maçılım kalmaz.
Kürt/PKK sorununu çözerken, bugüne değil, geçmişe ve geleceğe bakmak gerek.
Geçmişte ne oldu?
***
Bir de geleceğe bakalım:
***
Kaz gelecek yerden bıldırcın esirgenir mi? Bu şartlar altında çifte standardın lafı mı olur?
Üç beş kişiye adaletsizlik olacak diye, devasa bir sorunu çözme fırsatı kaçırılır mı?
Hem şunu da unutmayın:
Önümüzdeki basit bir asayiş meselesi değil!
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ve işleyiş şeklindeki adaletsizlikten kaynaklanan bir sorun bu.
'Örgüte yataklık yapanı' hapse atan kanun, zaten belli bir siyasi/ideolojik bakışla yazılmadı mı?
Mesela, bazılarının iddia ettiği gibi, 'Ne mutlu Türküm diyene' sözü, masum bir ifade mi? Olmadığını göstermek çok basit:
Bulgaristan devleti, Türk kökenli vatandaşlarına her sabah 'Varlığım, Bulgar varlığına armağan olsun... Ne mutlu Bulgarım diyene...' şeklinde yemin ettirirse tepkileri ne olur?
Özetle: Büyük siyasi sorunlar, siyaset tarafından yaratıldığı için, hukukla değil, yine siyasetle çözülür.
Hukuk arkadan gelir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.