EMRE AKÖZ

Otokrat değil miydi yani?

ABD'nin ünlü fikir dergilerinden 'Foreign Policy'de ('Dış Politika'), bıyıklı otokratlar hakkında "Sert Üst Dudak" (Stiff Upper Lip) başlıklı bir foto-makale yayınlandı.
Tahmin edeceğiniz gibi "otokratlık" (tek adam yönetimi) ile bıyık arasındaki ilişkiye değinilen yazıda; Franco, Hitler, Stalin, Saddam gibi devlet başkanlarının adları geçiyor.
Peki, Charles Homans'ın kaleme aldığı foto-makalenin (fotoğrafın altına yazılmış birkaç yoğun paragraf) ilk sırasında kim var dersiniz?
Atatürk!

***


Bunu gören Washington Büyükelçimiz Namık Tan, hemen harekete geçmiş. Dergiye gönderdiği mektupta Türkiye'nin temsilcisi olarak rahatsızlığını ifade etmiş. (İyi yapmış!)
Ama bununla yetinmemiş ve Atatürk'ü otokrat olarak tanımlamanın, "çok talihsiz, çirkin ve küstahça bir yaklaşım" olduğunu da belirtmiş.
Hiç kuşkusuz Atatürk'ün; Hitler ve Stalin gibi milyonlarca insanın kanına girmiş diktatörlerin yanına konulması yanlış bir yaklaşım. Haksızlık. Ucu kaçmış bir yorum.
Ama Atatürk'e "otokrat" denmesine niye içerlemiş Namık Tan, işte onu anlamadım.
Otokrat, "tek adam yönetimleri" için kullanılan ama "diktatör" gibi olumsuz anlamlar taşımayan, genel ve nötr bir tabirdir.
Ne yani, Atatürk "tek adam" değil miydi? Onun dönemine "tek parti rejimi" demiyor muyuz? 1923'ten 1938'deki ölümüne dek devletin ve partinin başıydı Atatürk.
Atatürk hakkında Türkçe yazılmış sadece bir tane ciddiye alınacak biyografi var: Şevket Süreyya Aydemir'in yazdığı 'Tek Adam' adlı üç ciltlik çalışma.

***

Çelişkiler içinde yuvarlanıp duruyoruz: Bir yandan olur-olmaz, doğru-yanlış, Türkiye'deki tüm olumlu gelişmeleri Atatürk'e bağlıyoruz... Ondan sonra da "otokrat" denmesine bozuluyoruz.
Peki ya Namık Tan'ın, dergiyi protesto ederken, "Atatürk'ün demokratik mirasından" söz etmesine ne demeli?
Basit bir soru: Atatürkçülüğün simgesi olan ilkeler arasında (6 Ok) "demokrasi" var mı? Yok!
Atatürk döneminde, göstermelik dahi olsa, "çok partili rejim" var mıydı? Hayır yoktu!
Eğer 1946'da Türkiye'nin demokrasiye adım atması bir kişiye bağlanacaksa, o da İsmet İnönü'dür.
O zaman hangi demokratik mirastan bahsediyor Namık Bey? Atatürk'ün mirası cumhuriyettir, demokrasi değil.
Yazıyı bitirirken şapkadan tavşanı çıkarayım: Bende Fransızca L'Illustration dergisinin 6 Ocak 1923 tarihli kapağı var.
Dört liderin fotoğrafını koymuşlar: Atatürk, Lenin, Mussolini ve D'Annunzio... Altına da "Dört Diktatör" diye yazmışlar!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.