Hesap soranlar hesap da vermeli

Olayı biliyorsunuz: BDP Başkanı Selahattin Demirtaş... Kürtçe eğitime karşı olduğunu açıklayan GK Başkanı Necdet Özel'e... "Senin rütben orgeneral de olsa, bizim nazarımızda onbaşısın" dedi...
Demirtaş'ta olağanüstü bir "maraza çıkarma yeteneği" var: Kışkırtmayı, sinirlendirmeyi, damara basmayı çok iyi beceriyor. "Bunun kararını halk verir" filan dese bir şey olmayacak. Ama işin içine rütbeleri karıştırınca, GK Başkanlığı da "Hukuki süreç başlattık" diye açıklama yaptı.
Defalarca yazdım:
Ben Demirtaşgillerin siyasi üslup ve hedeflerinden hazzetmiyorum...
Ancak GK Başkanlığı'nın yaptığı da yanlış.
Çünkü... 1) Bir "atanmış", üstüne vazife olmadığı halde, Kürtçe eğitim hakkında fikir beyan ederse, Kürt siyasetçi de cevabı yapıştırır. O halde... a) Susacak, b) Yok eğer illa konuşacaksa, karşılık görmeyi baştan kabul edecek.
Asker uzun yıllar eleştirilmeden konuşmaya alıştı, cevap gelince ne yapacağını bilemiyor.
2) "Başkanlık" olarak açıklama yaptıklarına göre "kurumun manevi şahsına hakaret" edildiğini iddia edecekler...
Madem "bir kavram olarak" kuruma sahip çıkıyorlar: O zaman 1960, 1971, 1980, 1997 darbelerinin, 27 Nisan 2007 bildirisinin de hesabını versinler.
Eğer "kurumu" savunuyorsan, o "manevi şahsın" işlediği eski (ve gayet maddi) günahlar da omuzlarında demektir.