Atatürk niye başkanlık sistemini tercih etmedi?
Keşke Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçerken, meşruti monarşi yerine, halen kullandığımız parlamenter sistemi değil de, başkanlık sistemini yerleştirmiş olsaydık.
Hem bu halkın siyasi kültürüne daha uygun olurdu, hem de 1923'ten beri karşılaştığımız birçok siyasi sorunu yaşamazdık.
İşte tarihçiler ve siyaset bilimcileri için ilginç bir tartışma konusu: İlk bakışta kendi tarzına daha uygun gibi gözükmesine rağmen, Atatürk niye başkanlık sistemini tercih etmedi?
Bu soruya birçok cevap verilebilir elbette. Bunlardan biri yaşam tarzıyla ilgili:
Esas çalışan İnönü'ydü
Gece yarılarına kadar ünlü Köşk sofrasında kah çeşitli meseleleri konuşan, kah eğlenen Atatürk, tüm davetliler gittikten sonra etsiz kuru fasulyesini yiyip yatar, genellikle saat 11.00'den önce de uyanmazdı.
(Not: Meraklısı Atatürk'ün Nöbet Defteri adlı kitaba bakabilir. Bu kitapta, Gazi kaçta yattı, kaçta uyandı, kahvesini ne zaman istedi, kimlerle görüştü; her şey var.)
Yani genç cumhuriyetin devlet işlerini pratikte başbakan yürütüyordu. Atatürk'ün sağ kolu, disiplinli bir yaşama sahip, çalışkan, titiz bir insan olan Başbakan İsmet İnönü... Sol kolu ise lidere gönülden bağlı bir asker olan GK Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'tı.
Velhasıl çok yoğun çalışma gerektiren başkanlık sistemi, Atatürk'ün yaşam biçimine uygun değildi.
Temel fikri verdikten sonra, gelişmeleri tepeden izleyen ve sorun çıktığında müdahale eden bir cumhurbaşkanı olmak ona daha uygundu.
Başkanlığın bilançosu
Peki ya şimdi? Bugün başkanlık sistemine geçebilir miyiz? Siyasi sistemler ne Allah'ın emri, ne de doğanın kanunu... Elbette değiştirilebilir. Ancak kâr-zarar hesabı yapmak gerekiyor:
Halbuki MHP'liler parlamenter sistemde koalisyon hükümetinin ortağı olarak iktidardan nemalanabiliyor. Dolayısıyla başkanlığa direneceklerdir. Muhalefetten yükselen, "Başkanlık, padişahlığa yol açar" itirazının ardında bu tip kaygılar yatıyor.
Aslında Erdoğan'a uymaz
Bakalım bu sorulara cevap verecek bir "Başkancı" çıkacak mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.