Koltuk kavgasında İslam ve ideoloji

Hükümet ile Cemaat arasındaki kavga, sadece Türkiye sınırları dahilinde değil, dışarıda da sürüyor. Fethullah Gülen'in son hamlesi, İngiliz Financial Times gazetesine bir makale göndermek oldu...
Ben bu yazıdaki bir iddiayı ele almak istiyorum... Gülen şöyle demiş: "Dinin siyasi bir ideoloji olarak görülmesi -din adına siyasi güç peşinde olmak- İslam'ın ruhuna aykırıdır."
Bunu diyen kim? 1970'lerden beri oluşturduğu harekete dahil edeceği kişileri, İslam üzerinden kazanan bir kişi. (Gülen hareketinde yer alıp da, Müslüman olmayan kimse var mı?)
Bugün geldiğimiz gergin ortamda...
Bilhassa Başbakan Erdoğan'a karşı siyasi mücadele veren Gülen ve çevresi değil mi? "Bu kavga siyasi değildir" diyebilir misiniz?
Bir de tarihi gerçekler var: İslam daha en baştan devlet kurmuş ve devlet yönetmiş bir din değil mi? Hz. Muhammed'in hayatının önemli bir bölümü savaşlarda geçmedi mi? Aynı "asabiyeti" sürdürdüğünü iddia eden gruplar hâlâ mevcut.
Peki Gülen niye böyle konuşuyor?
Çünkü Batı'nın, İslam korkusu henüz bitmedi. Hâlâ birçok ülkede şiddete başvuran bazı Müslümanlar, bazı sıradan Hıristiyanları öldürüyor.
Gülen ise daha baştan stratejisini, "Teröre başvuran İslamcılardan olmayacağız" diyerek kurdu. Buna dayanarak Batı kamuoyunu yanına çekmeye çalışıyor. "Onlar kötü, biz ise iyi Müslümanlarız" diyor.
Olup bitene baktığımızda ise Cemaat'in de siyasi güç peşinde koştuğunu görüyoruz. Gayet bilinçli ve sabırlı bir politikayla bilhassa savcı ve polisler arasında kadrolaşma yapılmadı mı?
İslamcılıklar arasındaki farkı göz ardı ediyor değilim:
Kimi siyasi parti kurarak... Kimi silaha sarılarak...
Gülen ise toplumu dönüştürmeye çalışarak iktidara ulaşmaya çalışıyor... Koltuk ise aynı koltuk!