Türk: Yeşili sever ve yok eder!
Kurban Bayramı'na şunun şurasında 20 günden az kaldı. Artık İstanbulluların nasıl davranacağını biliyoruz:
Bir kısım milyonlar, kurban kesecek, akraba ziyaretine gidecek... Sayıları yine milyonlarla ifade edilen bir başka kesim ise "son turfada" deyip tatile çıkacak.
Kimi yurt dışına uçacak, kimi Bodrum'daki yazlığına gidecek.
"Yazlık" deyince aklıma geldi... İstiklal Caddesi'nde, Garanti Bankası'nın "kültür-sanat" binası 'Salt'ta, harika bir sergi açıldı geçenlerde.
Konusu "Yazlık".
Yolu düşenler mutlaka gezsin. Yazlığa ilişkin mekan ve tercihlerin bilhassa Cumhuriyet döneminde nasıl değiştiğini gözler önüne seriyor.
Tam adı, "Yazlık: Şehirlinin Kolonisi". Gerçekten de "yazlık" kavramı kentliden çıkıyor. Köylünün yazlığı yok. Bazı kasabalıların "yaylası" var, o kadar.
Yazlık deyince zaten hemen akla "deniz" geliyor. Denizsiz yazlık, eksiktir.
Yeteri kadar yazlık olamamıştır.
Bir de şu "koloni" meselesi var.
Gerçekten de şehirli gelir ve denize yakın bir mekana yerleşir. Arsa alır, ev alır, daire alır... Bir bakıma "oralı" olur. Ancak "eğreti" bir oralılıktır bu:
Sonbahar geldiğinde kendi vatanına, yani kente dönecektir.
Sergide birkaç sunum özellikle ilgimi çekti:
Örneğin Refik Halit'in Nisan 1944 tarihli, "Yazlığa gidemeyenlerin psikolojisi" başlıklı yazısından bir bölüm...
Bundan 70 yıl önce de yazlığa gidenler sayesinde kentte bir tenhalaşma olurmuş. Üstat, kalanların psikolojisini öyle güzel anlatıyor ki...
Yıl 1992'dir, yer ise Bodrum Gündoğan... Resme soldan baktığınızda aynı yerin 2014'teki halini görüyorsunuz:
Tepeler tamamen yazlıklarla dolmuş!
En önemlisi hangisi?
Masanın kenarına plastik bilyeler koymuşlar.
Yazlık sitenin en çok önem verdiğiniz özelliğini, bilyeyi uygun delikten içeri atarak gösteriyorsunuz.
Biz sergiyi gezerken halkımızın, açık ara "yeşil alan" istediğini gördük. Onu eşit miktarda bilyeyle "yürüyüş yolu", "plaj", "ahşap iskele" ve "gölge alan" takip ediyordu. "Otopark" ve "çocuk parkı" ise önemsenmemişti.
Yazlıklarda geçen eski Türk filmlerinin de gösterildiği sergiyi gezerseniz, asansöre atlayıp dördüncü kata çıkmayı ihmal etmeyin.
İstiklal Caddesi'nin fahiş kiralarına dayanamayan Robinson Crusoe kitabevine Salt yönetimi ferah, masalı-sandalyeli bir mekan açmıştı.
Oradan da "Sayfiye: Hafiflik Hayali" adlı, birbirinden ilginç yazıların bulunduğu kitabı alabilirsiniz.
Soru: Yazı ve yazlığı en iyi anlatan müzik parçası sizce hangisi?
Akdeniz Akşamları? Yaz Aşkı? Biz Heybeli'nin Üç Gülüyüz?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.