Taksimcilerin zorlu ikilemi

Yarın 1 Mayıs... Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB), "Haydi Taksim 1 Mayıs Alanına" diyerek üyelerine çağrıda bulundu.
Ayrıca çeşitli sol gruplar da, 1 Mayıs'ta Taksim'de olmak için hazırlık yapıyor.
Şimdi bu kuruluş ve grupların yöneticilerine sorsanız... Hemen hepsi AK Parti'ye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Başbakan Davutoğlu'na demediğini bırakmaz. "Niye karşısınız" dediğinizde... "Emperyalizm, kapitalizm, sömürü, peşkeş, eşitsizlik, yolsuzluk, şiddet, baskı" gibi kelimeler havada uçuşur.
Bu yöneticiler AK Parti'ye karşıdır. AK Parti'nin iktidardan gitmesini isterler. Ancak izledikleri yol tam tersi yöndedir. Eylem tarzları, AK Parti seçmeninin daha da bütünleşmesiyle sonuçlanır.
Söz konusu kesimlerin Taksim çağrısı karşısında, polis geniş önlemler aldı. Haberlere bakılırsa Taksim ve civarında 10 bin polis görev alacakmış. Barikatlar, renkli su sıkan TOMA'lar cabası... Ayrıca Taksim bağlantılı füniküler, vapur, motor, tramvay, metro seferleri yapılmayacak.
Bu gruplar emniyet güçleriyle kavgaya giriştiklerinde halkın polise kızacağını sanıyor. Halbuki dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de muhafazakâr seçmen kavga- gürültü istemez. İstikrarı destekler. Muhafazakâr kesimlerden oy bekleyenler bu bağlantıyı gayet iyi biliyor. Mesela, GENAR Araştırma Şirketi'nin Başkanı İrfan Aktaş şiddete başvurarak AK Parti'yi zayıflatacağını sananların fena halde yanıldığını söylemedi mi? (Sabah, 6 Nisan)
Gerilim olduğunda muhafazakâr seçmen safları sıklaştırıyor. Diyelim ki sandığa gitmeme kararı aldıysa, vazgeçiyor, erkenden gidip oyunu atıyor.
Taksimciler yarın ne yapacak acaba? Taksim'e gitmekte ısrar etmeleri, sandıkta AK Parti'ye yarayacak. Taksim'den vazgeçerlerse, bu kez de karizmaları çizilecek, güvenilirlikleri kalmayacak.
Bakalım hangisini seçecekler?