Ali Bayramoğlu

26 Şubat 2015, Perşembe

Bahçeli ve asker

Soğukanlılığını kaybeden insanların sayısının her geçen gün arttığı, aşırı kutuplaşmış, aşırı siyasallaşmış bir ülkede yaşıyoruz.
Bu kutuplaşmanın önemli bir kısmı yukarıdan aşağıya, siyasetten topluma iniyor. Öylesine ki, dış politikanın bile, faydacı bir çerçevede siyasi partiler tarafından görülmedik ölçüde araçsallaştırıldığına tanıklık ediyoruz.

Türkiye'nin Suriye politikasına itirazları, malum CHP'li kimi milletvekillerini Sedat'la görüşmeye kadar götürmüştü.
Son günlerde yine bu minvalde önemli bir gerginlik yaşanıyor.

İki muhalefet partisi CHP ve MHP Suriye'deki Süleyman Şah türbesine yönelik yer değiştirme operasyonunu yerden yere vuruyorlar.
"Vatan toprağını terk" gibi anlamsız, sorumsuz açıklamalar, siyaset ve algı ilişkisini bozmak kadar, siyasi ortamı geren bir işlev yerine getiriyor.
Açıklamalar gerçeklere de aykırı…

Açıktır ki vatan toprağı denilen yer Türkiye'ye ait olmakla birlikte, esas olan o yerden çok türbe ve onun kapladığı yüzölçümüdür. Tarih de buna işaret ediyor. Türbe daha önce baraj yapımı gibi başka nedenlerle yer değiştirdiği zaman, aynı büyüklükte başka bir toprağa geçilmiş. Bugün de aynı durum bir kez daha güvenlik nedeniyle yaşanıyor. Ortada ne kaybedilen bir toprak var, ne zarar görmüş bir simge…
Tersine başarılı bir yer değiştirme kararı ve operasyonu söz konusu…

Türkiye'nin Suriye batağından uzak durması, silahlı bir zorunlulukla karşı karşıya kalmaması, uzun sınır hattı da dikkate alınınca, dış politika hassasiyetlerde, her halde, önemli unsurlardan birisidir.

Suriye'de ne olduğundan Bahçeli ve Kılıçdaoğlu'nun herhalde hiç haberi yok.
Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Verda Özer, bu konuda son derece öğretici ve önemli bir yazı kaleme aldı geçenlerde.
O yazıdan şu satırların altını çizelim ve muhalefet liderlerine de okumalarını tavsiye edelim:

"IŞİD Kobani'yi kaybetmesinden Türkiye'yi sorumlu tutuyor. Bu da Türbe'ye yönelik tehdidi zaten yükseltmişti. Üstüne, son günlerde o bölgede PYD ve IŞİD arasında artan çatışmalar Türbe'yi iki ateş arasında bıraktı. Risk taşınamayacak noktaya gelince de, 'risk yönetimi' yapıldı. Bir diğer deyişle, riskin Musul Konsolosluğu'ndaki gibi bir krize dönüşmemesi için, harekete geçildi. Ve bertaraf edildi. Eşme'nin bulunduğu Kobani şu an nispeten en statik, en güvenli bölge (…) Bu operasyon, "Türkiye IŞİD'i destekliyor" algısını da ciddi şekilde kıracak. Türkiye koalisyona katkıda bulunmuyordu. Önce Musul Konsolosluğu rehineleri, sonra da Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehdidi öne çıkararak. Bu operasyonla Türkiye, üzerindeki bu baskıyı kaldırmış oldu…"

Sorunun başka yönü daha var…
Bu yön iç siyasette MHP'nin askeri siyasete taşımasıyla ortaya çıktı.

Bahçeli'nin Genelkurmay Başkanına yaptığı çıkış gerçekten inanılır gibi değildi. "Vatan sevgisi dersi okutulurken dersi mi kırmıştın" gibi sözler yakışıksız olmanın yanı sıra, Bahçeli'nin hala siyasi iktidarı değil, askeri muhatap aldığı, almaya çalıştığını gösteriyor.
Genelkurmay Başkanı kendisine verilen bir siyasi direktifi uygulamakla yükümlüdür ve uygulamıştır. Kaldı ki sorumlu olduğu askerleri de tahliye etme başarısı göstermiştir.

Bahçeli ise karar merci askermiş ve öyle olmalıymış gibi hareket ediyor.
Asker üzerinden siyaset yapma geleneğini, ucuz miliyetçi popülizmi tekrar sahneye sürüyor.
Bunca yıl sonra yine aynı yer, aynı refleks…
Hazin…

SON DAKİKA