Ali Bayramoğlu

İki cephede savaş…

Bir numaralı gündem maddesi olan koalisyon meselesini, görüşmelerini bile
gölgede bırakan gelişmeler yaşadık. Bu gelişmeler ülke siyaseti açısından bir
kilometre taşı oluşturuyor.
20 Temmuz kara bir gündü. Suruç'taki IŞİD eylemi, patlayan bomba 32 gencin
hayatını aldı.
Akabinde üç gelişme yaşadık.
Kandil'den HDP'ye uzanan hatta Kürt hareketi Suruç saldırısını AK Parti-IŞİD
işbirliği olarak gördü ve bunu böyle ilan etti. PKK misillemeler yapmaya kalktı.
Üç polisi öldürdü. İnsan kaçırdı. Resmi merkezlere saldırdı. Askeri araçları
havaya uçurdu. Devletin buna verdiği karşılık sert oldu. 4 yıl sonra ilk kez Kandil
ve diğer PKK üsleri TSK tarafından bombalandı. Gelinen nokta, bir yanıyla çözüm
sürecinin birinci evresinin sona ermiş olmasına işaret ediyordu. Hükümetin
yaptığı açıklamalar, Dolmabahçe mutabakatının uygulanması gibi Kürt tarafı
beklentilerine bir anlamda nokta koyuyor, PKK'nin çözüm sürecinin
imkanlarından yararlandığı, bunu suistimal ettiği ve kamu düzenin yeniden
sağlanmasına start verildiği ilan ediliyordu. PKK üslerine yapılan operasyonlar
kadar YPG'ye yönelik tutuklama furyası bunun işartlerini oluşturdu.
İkinci önemli gelişme, bu eylemden bir kaç gün sonra İŞİD'in Kilis'te Türk
askerine yaptığı saldırıydı. Bunun sonucu da Türkiye'nin ilk kez IŞİD mevzilerini
bombalaması oldu. Hemen ardından, İŞİD'in saldırısının bir gerekçesi olarak da
görülebilecek, ABD'yle yapılan varılan mutabakat açıklandı. Türkiye'de askeri
üslerin koalisyon uçaklarına açıldığı, askeri sortilere Türk Hava Kuvvetlerinin de
katılacağı ilan edildi. Ve bu müdaheler başladı. Türkiye Suriye sıcak çatışmalara
aktif taraf oldu. IŞİD üslerinin bombalanması kadar içedeki IŞİD'liler mücadale ve
tutuklamalar hızla devreye girdi.
Bu ikili savaş halinden söz ediyoruz…
Bunu daha geniş bir perspektifte ele almak gerekirse:
Türkiye'nin bir süre önce,
(1) Telabyad'ın düşmesiyle birlikte PYD'nin iki Kürt kantonunu birleştirmesi ve
üçüncüsüyle birleşime heveslenmesi, sınırda bir Kürt koridoru ve ünitesi
oluşturma niyeti üzerine,
(2) Cerablus'ta IŞİD'in sınır kontrolunu ele geçirip, Kuzey Batı Suriye'de yeni
saldırılarla yeni göç dalgalarına yol açmasının önüne geçilmesi, bunun bölgede
güvenli bir alan oluşturulması konusunda tavrını cumhurbaşkanından hükümete
kadar hemen her düzeyde ortaya koymuştu.
Kuzey'de bağımsız bir PKK devletinin oluşması, bölgenin Kürtleştirilmesi ve
IŞİD'in hem içeride hem mülteci üreterek ifade etttiği tehlike güvenlikçi dil ve
araçlarla ifade edilmişti.
Bugün yaşanan bu politikanın belli bir aşamaya gelmiş olması ve bir ölçüde
gerçekleşmesidir.
Nasıl?
Türkiye ABD'ye üsleri açmak, IŞİD'e yönelik baştılacak büyük boğma harekatına
katılmak sözü verirken, ondan güvenli bölge sözünü almış görünüyor.
Türkiye'nin Kuzey Suriye'deki varlığı, ayrıca bugüne kadar IŞİD'e karşı ABD'yle
ortaklık yapan yegani yerel güç olma itibariyle belli bir statüden istifade eden
Kürt hareketinin eylem alanını daralttığı gibi, Türkiye'nin Kürtlerin sahiplendiği
alana girmesi, ben azından bu alanla ilgili söz sahibi olmasının da önünü açmış
bulunuyor.
Bu durumun dengeleri Kürt hareketi aleyhine değiştirdiği ortadadır.
Nitekim Kürt hareketinin "AK Parti eşittir IŞİD" denkleminin ısrarla
sürdürmesinin ve gerçekten böyle olmasının istemesinin nedeni IŞİD karşısında
uluslararası koalisyonun yanındaki tek güç olma arzusudur. Ve tek güç olma
halinin kendisine sağlayacağı bölgesel meşruiyettir. Ayrıca aynı denklem Kürt
hareketi için Türkiye'yi Rojava'dan uzak tutacak bir araçtır.
PKK'nın tekrar saldırı politikasının ardında bir yanıyla bu gerçeğin yattığını
görmek gerekir.
Özetle Türkiye Suriye'de daha aktif bir konuma geçmiş, IŞİD'le bir tür savaşa
girmiştir. Çözüm süreci mevcut haliyle büyük yara almış, eylemsizlik bitmiştir.
Önümüzde yeni bir sayfa açılıyor.
Bu sayfa umarız sadece çatışmalar ve güç denklemleri üzerinden yürümez.
Zira savaş her zaman tüm taraflara kaybettiren bir oyundur.
Yeni dengeler açısından meydan okuması değil, akılcı hamleleri ve yeni durumu
uyum çabaları belirleyici olacaktır.
Hükümeti düşen ise çözüm sürecinin yeniden tanımlanıp başlatılması tüm
olanakların kullanılmasıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.