Alper Görmüş

09 Nisan 2013, Salı

Boşuna korkmuşuz, neo-liberalizm varmış!

Ergenekon davası başladıktan hemen sonra oluşturulan, 2009'a da sarkan, fakat 2010'dan itibaren gündemden çekilen ilginç bir tez vardı.

Sabih Kanadoğlu, Mümtaz Soysal, Süheyl Batum, Hüsamettin Cindoruk gibi hukukçuların öne sürdüğü bu teze göre, darbe planlamak bir ceza davasının konusu olamazdı, ancak darbe yapanlar bir ceza mahkemesinde yargılanabilirlerdi.

2009'da kaleme aldığım bir yazıdan yararlanarak "tez"i ve gerekçelerini bir daha hatırlayalım:

"(...) Mümtaz Hoca'yı önceki hafta Can Dündar'ın 'Neden' programında izledim. Laf dönüp dolaşıp 2003-2004 darbe girişimlerine gelmişti ki Hoca 'Oturup konuşmuş olabilirler' diye girdiği sözden, 'bu bir suç değildir' diyerek çıktı. Neticede komutanlar fiilen bir darbe yapmış değillerdi.

"Aynı şeyi bir başka 'ağır top'un, Hüsamettin Cindoruk'un da savunduğu aklıma gelince işin ciddiyetini anladım. Cindoruk da yine bir televizyon programında (üzerinden bir yıla yakın bir süre geçmiş olmalı), ortada bir fiil olmadığı için ('mesela tanklar çıkartılmış mı sokağa' diye sormuştu lafın burasında) suçun da oluşmadığını savunmuştu.

"Yani: Tanklar sokağa çıkana kadar ortada suç yok, dolayısıyla darbecileri yargılayamazsınız. Peki, ne zaman yargılayabilirsiniz? Suç oluştuğunda, yani tanklar sokağa çıktığında, yani darbeden sonra... Yani: Darbecileri hiçbir şart altında yargılayamazsınız. Mantıktaki muhteşemliği görüyor musunuz?"

Peki, sonraki yıllarda bu tez neden piyasadan çekilmişti? Gayet basit: "Tez"in işe yaramayacağı; darbe planlama ve darbe girişiminin de suç olduğu; yargılananların bu suçlardan mahkûm edilebilecekleri (ki,
edildiler) kısa zamanda ortaya çıktı.

Hepimiz izledik: O andan itibaren de "ortada planlama da yok girişim de, her şey sahte, her şey tertip" aşamasına geçildi.

Geçtiğimiz hafta CNN Türk'teki "Aykırı Sorular" programına katılan Radikal gazetesinin solcu yazarı Koray Çalışkan "planlama" ve "girişim" çerçevesindeki yorumlara rahmet okutacak yeni şeyler söyledi.

Çalışkan'a göre Türk ordusu "neo-liberalizmin batağına boğazına kadar battığı için" darbe niyeti bile yoktu.

Ahmet Hakan, bu ilginç tezin ne anlama geldiğini kurcalamak yerine, Çalışkan'a "niyet"in pratiklerini hatırlatan öbür katılımcıları susturmaya gayret edince, mesele orada kaldı.

Fakat ben hâlâ oradayım... Koray Çalışkan Radikal'deki yazılarından
birinde keşke açımlasa şu ilginç tezini...

SON DAKİKA