İdris Kardaş

İdris Kardaş

19 Şubat 2018, Pazartesi

ABD, Türkiye düşmanını mı Suriye temsilcisi yapacak?

Al Monitor; 13 Şubat tarihinde, ABD resmi kaynaklarına dayandırdığı bir haberinde ABD'nin yeni Suriye temsilcisinin John Hannah olacağını duyurdu. Haber, daha sonra New York Times başta olmak üzere tüm ABD ve uluslararası medyada yer buldu. Hannah ile ilgili iki satırlık bilgi notu da haberlerde yer alıyordu. Hannah, ABD eski Başkan yardımcısı Dick Cheney'in en kıdemli ulusal güvenlik danışmanıydı.

Ancak biz, John Hannah adını bundan çok daha fazla duyduk Türkiye kamuoyu olarak. Kendisini katıksız bir Erdoğan düşmanı olarak tanıtırsak, hiçbir şekilde duygusal bir çıkarsama yapmış sayılmayız emin olun. Yazdıklarına, eylemlerine ve ilişkilerine bakınca bu tabloyu herkes çok daha net görecektir. O halde başlayalım.

Hannah, Washington merkezli Demokrasiyi Savunma Vakfı'nın (FDD) kıdemli başdanışmanlığı görevini yürüten biri. Bu kuruluşun finansmanı, İsrail Başbakanı Netenyahu'nun sıkı dostu ve Trump'ın seçim kampanyasının en büyük destekçilerinden milyarder Sheldon Adelson tarafından sağlanıyor.

FDD'yi Sarraf davası olarak adlandırılan Türkiye'ye kumpas davasında çok yakından tanımıştık. Zira, Vakfın Başkanı ve yardımcısı ise kumpas davasının FETÖ'cülerin yakın markajında olan hakimi Berman tarafından atanan bilirkişiler; Mark Dubowitz ile Jonathan Schanzer. Elbette ki Türkiye aleyhine bir karar çıkması için ve uluslararası kamuoyunda Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adını lekemek için orada hazır bulunduklarını söylemeye gerek bile yok. Hannah işte bu yapının en değerli isimlerinden biri.

BAE'nin Washington büyükelçisi Uteybe'nin geçtiğimiz yıl içerisinde sızan e-maillerinden de, Hannah'ın Türkiye karşıtı kumpas veya politikaların oluşmasında büyük çaba harcadığı açıkça görülüyor. 11-14 Haziran tarihlerinde, FDD'nin BAE devlet yetkilileriyle gerçekleştirmeyi planladığı bir konferansın gündem maddeleri tartışılırken Hannah'ın ortaya koyduğu gündem maddeleri şöyle: Erdoğan'ın başkanlığının doğuracağı sonuçlar, Erdoğan'ın bölgedeki rolü ve hedefleri, Kürt meselesi, Türkiye'nin zikredilen ülkelere yönelik politikaları, ABD ile BAE'nin Türkiye'yi daha iyi davranış sergilemeye yönlendirmek ya da mecbur etmek için atabileceği adımlar, siyaset, ekonomi ve güvenlik açısından kullanılabilecek araçlar.

FDD danışmanı Hannah'ın 15 Temmuz'dan tam bir ay önce Foreign Policy dergisine yazdığı bir yazı, bu ekibin darbe girişiminin bir parçası olduğunu ya da darbeyle koordineli olduklarının çok açık bir göstergesi olarak okunabilir. Hannah 15 Haziran'da yazdığı makalesinde; "Türkiye'de hala bir darbe riski var. Türkiye, yoldan çıkan bir NATO müttefiki ve er ya da geç bir hesaplaşma günü ihtimal dahilinde" diyerek makalesini şu cümlelerle devam ettiriyor, "Erdoğan'ın Türk siyaseti üzerindeki mutlak hâkimiyeti göz önüne alındığında sorunun büyük bir kısmı Erdoğan'ın ta kendisi. Görevi bıraksa ya da daha kontrollü bir şekilde hareket etse çok daha iyi şeyler olabilir."

ABD'nin Suriye temsilcisi olarak atanacağı konuşulan John Hannah'ın sicili bunun gibi onlarca Türkiye karşıtı söylem, yazı ve eylemlerle dolu.

Hedefinde Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan olan bu kişinin; Mısır'da Mursi yönetiminin devrilmesi için uluslararası düşünce kuruluşları ve medyada zemin hazırlanmasında, Katar ablukasında, Suudi Arabistan veliaht prensinin 1. veliaht olarak atanmasında, diğer prenslere karşı yapılan gözaltı operasyonlarında, Lübnan Başbakanı Hariri'nin Suudi Arabistan'da rehin tutulmasında, 15 Temmuz darbe girişiminde, 17/25 Aralık ile başlayan ve Sarraf davası ile devam eden kumpasta, ABD'nin Kudüs kararında ve bunun gibi birçok bölgesel operasyonda yer alan küresel ekibin bir parçası olduğunu açık kaynakları tarayarak bile ortaya koyabiliriz. Daha önce bu konularla ilgili birkaç yazı yazmıştım.

ABD'nin, bu ismi Suriye temsilcisi olarak atayacağı konusu henüz netlik kazanmış değil. Ancak kimse haberleri yalanlamadı, itiraz da etmedi. ABD yönetimi Suriye konusunda özellikle son zamanlarda yaşanan büyük krizleri, John Hannah gibi problemli isimlerle daha da kötü hale getirmek ister mi istemez mi bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak bizim de, kırılmış ama sonradan yapıştırılmış su testisinin bir daha kırılmadan bu ismin atanmasını önlemek için ayrıca girişimde bulunmamız da gerekiyor sanırım. Zira Suriye'deki gelişmelerin boyutu ABD'nin yapacağı hataları izlemenin ve sonrasında bunlara karşı tepki vermenin çok daha ötesinde bir değeri ifade ediyor Türkiye açısından. Ancak yine de Hannah, temsilci olarak atanırsa, bu durum ABD'nin Türkiye ile olan ilişkilerden ne beklediğini de açıkça göstermiş olacaktır. O da kaos, gerilim ve güvensizliğin daha da derinleşeceği bir ilişki sarmalı olacaktır kuşkusuz.

SON DAKİKA