İdris Kardaş

Sivil toplum kuruluşlarına yaklaşım ve destek

Yeni hükümet sistemimizle birlikte sivil toplumun politika belirleme süreçlerine katılımı, son iki yazıda da değindiğim üzere katılımcı demokrasi pratiğinin hayata geçmesinin en belirgin hamlelerinden biri olacaktır.

Ancak bu noktada aşmamız gereken iki konu var. Öncelikli olarak her sorun alanının bölgeden bölgeye değişkenlik gösteren sebepleri ve farklı çözümleri olabileceğinden hareketle, yerel sivil toplum kuruluşlarının politika belirleme süreçlerine katılımını mutlaka sağlamak gerektiğini yazmıştım.

Ama bu çok kolay değil. Öncelikle, yereli sürece katmak için iyi işleyen bir mekanizma kurmak gerekiyor. Bu da Cumhurbaşkanlığı kurullarının iş yükünü artırmadan ama o sürecin içinde olacak şekilde geliştirilmeli. Bunun için yerel yönetimler, valilikler bu konuda çalışmaları koordine edebilecek bir yapıyı etkinleştirebilirler. Tüm sivil toplum kuruluşlarını konu alanlarına göre sınıflandırıp bu yapılarla güçlü ve sürekli bir iletişim kurulabilir. Bu iletişim sonucunda Cumhurbaşkanlığı kurullarının üzerinde çalıştığı politika başlığına göre tüm şehirlerden konuyla ilgili sorunlar ve çözüm önerileri gelir. Merkezde bunlar yine ulusal alanda çalışmalar yapan daha profesyonelleşmiş büyük sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla değerlendirilir. Ulusal alanda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları esasen benzer sorun ve çözüm önerilerini teşkilatlandıkları şehirlerden de alabilirler ancak politika önerisi için tüm şehirlerden gelecek farklı sivil toplum kuruluşlarının önerileri dikkate alınırsa daha çoğulcu bir süreç işlemiş olur.

Valiliklerin bu konuyla ilgilenmeleri devlet merkezli bir eksen yaratabilir. Bu da sivil toplum kuruluşlarının fikirlerini ve politika önerilerini özgürce ifade etmelerinin önünde bir engel olarak görülebilir. Ancak bu süreçte teknolojinin de yardımıyla önlemler alınabilir. Eğer Cumhurbaşkanlığı bünyesinde sivil toplum kuruluşları ile ilişkiler bağlamında kurulacak bir yapı varsa, bu yapının tüm şehirlerde teşkilatlanması ve sivil toplum kuruluşları ile iletişimi bu teşkilatlar aracılığıyla sağlaması bu konudaki kaygıları da azaltacaktır. Böylelikle yerelin ihtiyaç ve talepleri o yerel içerisinde değerlendirilecek, merkeze aktarılacak ve yerele özgü çözümler hayata geçirilecek. Çünkü her yerelin kendine özgü sorunları ve çözüm önerileri olacaktır. Kimi zaman bu çözümler tüm ülke geneli için de uygulanabilecek sıra dışı ve etkili çözümler de olabilir.

Gelelim sivil toplum kuruluşlarının politika belirleme süreçlerine katılımlarında verimliliği ve etkiyi artırmak için yapılması gereken ikinci temel noktaya. Bir önceki yazımda 27 Mayısçılar nedeniyle sivil toplumun gelişiminin durdurulduğunu, vesayetçi bir eksene kaydırıldığını uzun uzun anlatmıştım. Bu nedenle birçok sivil toplum kuruluşu yapısal, finansal ve fonksiyonel sorunlarını çözmek için yurtdışı fonlarına yöneldiler yıllarca. Devletin sadece finans değil, yapısal sorunlarını çözmek için eğitimden mevzuat değişikliklerine kadar birçok noktada yardımcı olabileceği konu var sivil toplum kuruluşları için.

Bu kuruluşları yabancı egemenliğinden kurtarmak yeni sistemimizde mutlaka öncelikli olarak ele almamız gereken konuların başında geliyor. Yerli ve milli sivil toplum kuruluşlarını devlet müdahale etmeden desteklemeli. Bunu da milletin iradesi olan Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki yapılar gerçekleştirmeli.

Genel olarak sivil toplum kuruluşlarımızın sorunları bazı eksik noktalar olmakla birlikte şunlardan oluşuyor tespit edebildiğim kadarıyla.

Karar alma mekanizmalarına ulaşamıyorlar ve böylece süreçlere etki edemiyorlar.

Politika belirlemede kendilerine danışılmıyor. Ürettikleri raporları, dosyaları kimseye iletemiyorlar. Raporları, çözüm önerileri okunmuyor, basında yer almıyor. ?

Muhatap bulmakta zorlanıyorlar. Ciddiye alınmak, önemsenmek istiyorlar. ?

Finansal kapasiteleri yetersiz. ?

Fon bulma konusunda yeterli donanıma ve bilgiye sahip değiller. ?

Projelerini hayata geçirmek için destek bekliyorlar. ?

Gönüllülük bilinci istedikleri gibi değil. ?

Medyada bekledikleri ölçüde yer almıyorlar. ?

Mülki ve idari amirlere sorunlarını iletmek istiyorlar. ?

Üyeleriyle sorunlar yaşıyorlar. ?

Genel olarak iletişim ve teknoloji altyapısı sorunları var. ?

Bu sorunların büyük kısmı, Cumhurbaşkanlığı kurullarının politika belirleme süreçlerine sivil toplum kuruluşlarını katmasıyla çözülüyor esasında. Ancak bazı konularda STK'ların ciddi desteğe ihtiyaçları var. Cumhurbaşkanlığı'nın ilgili yapıları, tüm sivil toplum kuruluşlarına kurumsallaşma, etkili ve verimli bir işleyişe sahip olma adına bazı eğitimleri sağlamalıdır.

Kurum Yönetimi Eğitimi?
Kaynak Geliştirme ve Fon Yönetimi Eğitimi
Proje Döngüsü Yönetimi: Proje Teklifi, Yazma, İzleme ve Değerlendirme Eğitimi
Sivil Toplum Kuruluşları İçin Muhasebe, Finansman ve Vergi Uygulamaları Eğitimi
Gönüllülerle İşbirliği Eğitimi
STK'lar için Stratejik Düşünme-Strateji Geliştirme Eğitimi
STK'lar için Proje Döngüsü Yönetimi: Fonları, Bütçeleme ve Raporlama Eğitimi
Sosyal İçerme Eğitimi?
Dünya STK çalışmaları örnekleri?
Savunuculuk ve Politikaları Etkileme Eğitimi
Medya ile İlişkiler Eğitimi (Medya mensupları ile verimli ilişki kurma, etkili basın bülteni, konuşma yazma, haber yaptırma)

Bu çalışmaların tamamını sürekli başka ülkelerden gelen kurumlar, uluslararası sivil toplum kuruluşları ve AB gibi yapılar üstlenmekte. Türkiye'nin tüm şehirlerindeki sivil toplum kuruluşları bu eğitimlerden en etkili şekilde yararlanmalıdır. Bunu da başka ülkeler değil Türkiye Cumhuriyeti devleti yapmalıdır. Elbette uluslararası yapılar ile çalışmalar yapmak büyük bir deneyim ve kazanımdır. Ancak bu konu böylesine naif yaklaşımlar için fazla hassas bir konudur. Dolayısıyla sivil toplum kuruluşlarının yeni sistemde mutlaka daha etkili, verimli, kurumsal ve kendi kendine yetebilmeleri için gerekli zemin Cumhurbaşkanlığı'nın ilgili kurulları ve yapıları tarafından mutlaka sağlanmalıdır. Böylelikle sivil toplum kuruluşlarının katılımcı demokrasi pratiğinin uygulanması açısından hayati olan politika belirleme süreçlerine katılımları da daha verimli ve daha faydalı olacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.