Mehmet Metiner

Kelimelerin önümüzü kesmesine izin vermeyelim

Sorun oluşturmak kolaydır. Zor olan ise çözmektir. Bir sorun yumak haline dönüşmüşse sabırlı olmak gerek. Sabırla o ilmekleri bir bir çözmeye koyulmak gerek. Kangrene dönüşmüş bir sorunu çözmeye çalışıyoruz. Bu sorunun yol açtığı derin ruhsal kırılmalar var. Toplumsal travmalar hâlâ çok canlı. Evlatlarını yitirmiş annelerimizin yürekleri paramparça. Karşılıklı yaşanmış acılar var. Bu acıların oluşturduğu dramlar kelimelere dökülmeyecek kadar derin ve karmaşık.
Bir de sorundan beslenenler var. Sorunu ha bire kaşıyanlar… Acıları tek taraflı olarak yarıştıranlar var. Bir tarafın acıları üstünden öte tarafın acılarını yok varsayarak suçlayanlar var. Bir tarafın acıları üstünden kendilerine siyasi ikbal sağlamaya çalışan kan tacirleri var…
Sevindirici olan, evlatlarını yitiren Kürt annelerin de, Türk annelerin de aynı kıbleye yönelerek barış için duaya durmaları. Başkalarının evlatları ölmesin, başka annelerin yüreklerine kor ateşi düşmesin diye barışa dair ettikleri dualar kim ne derse desin toplumsal birliğimizin ve kardeşliğimizin çimentosunu oluşturuyor. "Acıyı bal eylemek" diye bir sözümüz vardır bizim.
Tam da "çözüm sürecinin ruhu"na denk düşen bir sözdür bu. Bu topraklarda yaşayan insanlarımızın başkasının acısını kendi acısı olarak telakki eden o gönül zenginliği "çözüm süreci" için çok büyük bir şans.
Bu toprakları hepimize ait kılan ve hepimizi de acılarımızla sevinçlerimizle bir kılan bu anlayışın derin izlerini sürmemiz gerek.
Kendi kültürüne bigâne mağribî aydınlarımız ve siyasetçilerimiz ne derse desinler, varsın o kan tacirleri tek yanlı acılar üzerinden istismar siyasetini sürdürmeye devam etsinler, gerçek şu ki, bu toplumun derin damarlarında işte bu anlayış yatıyor. O yüzdendir ki toplumun kahir ekseriyeti, aziz milletimizin makul çoğunluğu "acıyı bal eylemek" gerektiğine inanıyor. Hassas bir süreçten geçiyoruz elbet. Sürecin hassasiyeti, karşılıklı hassasiyetlerin kırılgan bir noktada duruyor olmasından kaynaklanıyor en zamanda. Her birimizin kelimeleri farklı…
Tanımlarımız farklı… Birimizin "terörist" dediğine ötekimiz "gerilla" diyor. Birimizin "hain" ilan ettiğini ötekimiz "kahraman" ilan ediyor. Birilerimizin "terörist" dedikleri beraber yaşadığımız ve aynı camide namaz kıldıklarımızın evlatları. Birilerimizin "hain" dedikleri yanı başımızdaki Kürt annenin çocukları. "Terörist" ve "hain" dediğinizde o birilerinin yürek dünyasına bomba düşüyor, o birilerinin hassasiyetleri zedeleniyor. "Gerilla" ve "kahraman" dediğinizde de başka birilerinin yüreği kan ağlıyor, çünkü evlatları, kocaları, babaları onlar tarafından nahak yere öldürüldüğü için… Türk annenin yüreği dağlanıyor evladını öldürenlere övgüler dizildiğini gördüğünde… "Çözüm süreci"nin zorluğu işte burada… Ama birileri karşılıklı hassasiyetleri kaşımaya devam ediyor. Hassasiyetleri ortaklaştıracak yeni bir dil üretmek isteyenlerin önü kesilmek isteniyor.
Kelimelerin önümüzü kesmesine izin vermemeliyiz. Kelimelerin bir tank gibi üstümüze, bir bomba gibi yüreğimize düşmesine izin vermemeliyiz. Yılların oluşturduğu tanımlar var. Her birimizin diline pelesenk olmuş kelimeler var. Bir çırpıda bunlardan vazgeçmemiz elbette zor. Belki kimilerimiz açısından mümkün bile değil.
Ama bir şeyi hep birlikte becerebiliriz. O da şu: Çözüm sürecinin kendisini, kalıcı barış arayışının kendisini her şeyin üstünde tutmak! Eskilerin tabiriyle, mazrufu zarfa tercih etmek! Çözüm süreci bir yanıyla bir yakınlaşma sürecidir. Karşılıklı konuşmalar belki ilk temas anlarında çetin olabilir. Ama yaşanmış acılar orta yere döküldüğünde eminim ki süreç içinde herkes bir diğerinin acısına saygı göstermek gerektiğine inanacak. İç dökmeler arttıkça acıların dili insanları birbirine yaklaştıracak. Birbirine yaklaşan insanlar birbirlerinin hassasiyetlerini anlayarak yeni bir dil oluşturacak. "Çözüm sürecinin dili" zaman içerisinde ortaya çıkacak. İlk zamanlardaki yaralayıcı ve suçlayıcı kelimelere takılıp kalmamak gerek.
Bunu bir soruna dönüştürmemek gerek. Silahların bırakılmak istendiği bir dönemi kelimeler savaşına dönüştürmemek gerek. Mazrufu önemsemek gerek asıl. Zarfa takılıp kalanlar mazrufu, yani içindekileri heba ederler. Çözüm süreci, "gerilla", "terörist", "hain" ve "kahraman" söylemlerine kurban edilmeyecek kadar değerlidir. Evet değerlidir, çünkü hepimize hayat kazandıracak bir sürecidir adıdır bu. Evet değerlidir, çünkü hepimize kazandıracak bir sürecin adıdır bu.
Kelimeler üzerinden keskin siyasal tavır alanlar, çözüm sürecinin ruhunu anlamayanlardır. Eski kelimeler gün gelecek miadını doldurduğu için dilimizden kendiliğinden gidecek. Eski bir dil veya eskiye ait bir dille yeni bir dönemin temelleri atılamaz.
Sabırlı olmak gerek. Eskinin dili de ha deyince değişmeyecek. Senin kelimelerin ötekisi için yaralayıcı olacak. Ötekinin kelimeleri seni üzecek. Sabretmesini bilenler ancak herkesi sarıp sarmalayan ve herkesin acılarını ortaklaştıran yeni bir dilin mimarisini oluşturacak.
Sözünü ettiğim ortak dil, çözüm sürecinin gerektirdiği bir ortaklığa işaret ediyor. Siyasetin dilini ortaklaştırmak mümkün değil biliyorum. Gerekli de değil ayrıca. Demokratik siyasetin dili çoğulcu olmak zorunda… Benim dediğim, çözüme doğru giderken acılarımızı ortaklaştıracak yeni bir dilin oluşturulmasıdır. Hassasiyetleri kaşıyan ve tek yanlı suçlamalar üzerinden yürüyen bir dil, çözüm sürecini sabote eder.
Hiç kimsenin birbirini artık öldürmediği/öldürmeyeceği bir yeni dönemde elbette siyasal taleplerin dili doğası gereği çoğulcu olacaktır.
Hepimiz birbirimize benzemeyeceğiz çözüm olduğunda. Sadece ve yalnızca çözümün dilinin silah ve ölüm olmadığını/ olmaması gerektiğini öğrenmiş olacağız. Silah yerine fikirler konuşacak.
O yüzden çözüm sürecini başarıya götürecek ortak dili oluşturuncaya kadar kelimelerin önümüzü kesmesine zinhar izin vermemeliyiz diyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.