Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

05 Ekim 2016, Çarşamba

Aydınlık yazarına gerçekleri öğretelim

Aydınlık yazarı Rıza Zelyut geçenlerde kaleme aldığı bir yazıda tam da aşağıda anlatacağım fıkradaki gibi saçmalamış.

"Hocam bir soru soracaktım vaktiniz var mı?"
Hoca: "Var kızım sor."
Kadın: "Diyorlar ki; Yunanistan'da bir kadın tam kızını kesecekken şeytan bir keçi getirmiş "Onu kesme bunu kes" demiş doğru mu?"
Hoca: "Evladım ben bunun neresini düzelteyim? Yunanistan değil Arabistan, kadın değil İbrahim peygamber, kızı değil oğlu İsmail peygamber , şeytan değil melek, keçi değil koç..."

Şimdi biz de Rıza Zelyut' un yazısının neresini düzeltelim. Yazısı fıkradaki gibi baştan sona atmasyondan ibaret.

Bediüzzaman'a ''Cumhuriyet'e savaş açan biri'' demiş. Bir kere Bediüzzaman, ''Ben dindar bir cumhuriyetçiyim'' diyerek çizgisini belli etmiştir. Yaşamı boyunca müspet hareket etmiş ve bunu tüm öğrencilerine bir anayasa maddesi gibi belletmiş ve uygulatmıştır. Her zaman barışı savunmuştur.

Yazısında beyefendi Bediüzzaman'a ''gerici'' demiş. Bediüzzaman hayatı boyunca din ilimleriyle fen ilimlerinin beraber okutulacağı Medreset-üz Zehra olarak isimlendirdiği eğitim modelini savunmuştur. Dinî ilimleri tahsil etmeden sadece müspet fenleri öğrenenlerin ateist olacaklarını, yalnızca dinî ilimleri okuyup fen ilimlerini okumayanların da yobaz olacaklarını seslendirmiştir. Ayrıca Batı'dan bilim ve teknolojiye dair ne varsa alınması gerektiğini savunmuştur. Böyle biri olsa olsa son derece ''ilerici'' olur herhalde.

Saçmalamaya devam eden yazarımız ''Said Nursi Nurculuk tarikatını kurmuştur'' demiş...

Bediüzzaman tüm eserlerinde ısrarla zamanın tarikat zamanı olmadığını, tefekkür yolu ile imanı kurtarma zamanı olduğunu ve Risale-i Nur Hareketinin bir tarikat olmadığını kalın puntolarla vurgulamıştır. Tarikat belli kuralları olan farklı bir metottur. Nurculuk ise şahıs eksenli olmayan kitap eksenli bir oluşumdur. Şeyh mürit hiyerarşisi yoktur. Bünyesinde zikir, rabıta, keşif, keramet, gaybet, riyazet ve uzlet bulunmamaktadır. Bu harekete tarikat değil hakikat mesleği denir.

Yazarımızın yumurtladığı bir başka cevher de ''Said Nursi'nin Vatikan'daki Papa 12. Pius'a mektup yazarak işbirliği teklifinde bulunmuştur.'' İfadesidir...

Doğrusu bu ifade yazarımızın işkembe-i kübrasının mahsulü olan bir iftiradır...

Öncelikle Bediüzzaman, Vatikan'a tebliğ amacıyla Peygamberimizin peygamberliğini ve Kuran'ın Allah kelamı olduğunu kanıtlayan Zülfikar isimli kitabını göndermiştir. Vatikan da Zülfikar'ı teslim almaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren bir yanıt vermiştir. Hepsi bu.

Kalemşorumuz hızını alamayarak ''Said-i Nursi'nin yetiştirmesi Fetullah Gülen bu yolu sürdürdü.'' cümlesini kuruyor.

Öncelikle teröristbaşı Fetullah'ın yolu Bediüzzaman ile hiç bir zaman kesişmemiştir.

Fetullah'ın yaşı tutmasına rağmen aralarında bir görüşme, ders alış verişi veya herhangi bir eğitim-öğretim olmamıştır.

Doğrusu Bediüzzaman Risale-i Nur'da neyi öğütlemişse, neyin altını çizmişse Fetullah tam tersini yapmıştır. Misal mi ?

- Bediüzzaman; zaman şahıs zamanı değil cemaat zamanıdır demiş. Fetullah ise şahsını kutsallaştırarak bir istihbarat örgütü kurmuştur.

- Bediüzzaman; istiğna düsturunu rehber yapın, milletten para pul almayın hatta hediye bile kabul etmeyin demiş. Fetullah ise himmet adı altında milleti soyup soğana çevirmiştir.

- Bediüzzaman takvayı (tüm günahlardan hassasiyetle kaçınmayı) esas tutun demiş. Fetullah ise takiyeyi kılavuz yapmıştır.

- Bediüzzaman "Yalan lafzı kafirdir" demiş. Fetullah'ın ise neredeyse yalansız bir sözü bulunmamaktadır.

- Bediüzzaman her zaman barış ve müspet hareketi öğütlemiş. Fetullah ise işi darbeye kadar götürerek menfi harekette zirve yapmıştır.

- Bediüzzaman her zaman "Türkiye" demiş Fetullah küresel güçlere asker yazılmış. Onların çıkarları için herkesi ve her şeyini satmıştır.

Anlayacağınız aralarındaki zıtlığı saya saya bitiremeyiz...

Yazarımız aydınların Said Nursi'yi ''Antikomünist tavrı ve Amerikan Yeşil Kuşak Projesi'ne hizmetinden dolayı yenilikçi diye övmüşlerdir.'' demiş.

Öncelikle Bediüzzaman birilerine yaranan, yağcılık eden, hizmet eden biri olsaydı hakkında binlerce dava açılmazdı. Susması için kendisine teklif edilen servetleri elinin tersiyle geri çevirmezdi. Hatta Doğu illerinin genel vaizliği karşılığında Aatatürk'ün teklif ettiği astronomik maaşı bile kabul etmemiştir.

Hayatı boyunca doğru bildiği yakıcı gerçekleri makam ve mevki ayrımı yapmadan herkesin yüzüne haykırmıştır. Ne Masonlardan ne de Siyonistlerden çekinmiştir. Böyle bir şahsiyetin ABD projelerine sıcak bakması onlarla işbirliği içinde olması hem akıl hem de olanak dışıdır.

Yaşamı boyunca komünizm ile mücadele etmiştir. Yazdığı eserlerle komünizmin fikirlerini yerle bir etmiştir. Hatta denilebilir ki Çin'i, Rusya'yı ve Avrupa'nın yarısını yutan Komünizm'in Türkiye'ye düşünce bazında hâkim olamamasının en büyük nedenlerinden birisi kaleme aldığı Risale-i Nur Eserleri'dir.

Son tahlilde, birini ille de eleştireceksek yazdığı eserleri okuyup saygı sınırları içerisinde,hakaret etmeden ve sataşmadan eleştirelim lütfen.

SON DAKİKA