Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

22 Mart 2017, Çarşamba

"Evet" çıkarsa ülkemizi işgal edebilirler mi? Mason kardeşliği!

Bir takım mürekkep yalamış elitler "Eğer referandumdan evet çıkarsa Erdoğan diktatör olur. Eğer Erdoğan diktatör olursa PKK'lılar (teröristler) BM'nin nazarında diktatöre karşı mücadele eden özgürlük savaşçılarına dönüşürler. Küresel sistem de onlara her türlü lojistik desteği sağlamaya kalkışır. (Sanki şu an sağlamıyor!) Hatta BM sırf bu gerekçeyle ülkemizi işgal bile edebilir" diye sosyal medya gibi saçmalama vadilerinde daha doğrusu zevzeklik ortamlarında cik cik ötüyorlar...

Uydurulan bu zırvaların tamamen "fantezi ürünü" olduğunu belirmek bile abes ama pisliğin içine çivileme atlayan tipler için gerekli sanırım...

Cumhuriyet rejimi yalnızca parlamenter sistemle mi kaimdir? ABD'de Cumhuriyet rejimi yok mudur? Amerikan başkanları birer diktatör müdür?

Parlamenter sistem ya da başkanlık sistemi cumhuriyet rejimi içinde birer yönetim sistemidir. Parlamenter sistem "zayıf yönetim biçimi" iken başkanlık "güçlü yönetim sistemi"dir. Zira Parlamenter sistem, liderin önünü açmaz, icraatlarına izin vermez. Vesayetlerle onu engellemeye çalışır. Kısaca "takoz" görevi görür. Ne acıdır ki, parlamenter sistemin uygulaması bizde hep böyle olmuştur... Başkanlık sistemi ise tam tersidir...

Haliyle "Cumhurbaşkanlığı Sistemi"nin referandumdan çıkacak evetle yürürlüğe girmesi demek; Erdoğan'ın diktatör olması anlamına kesinlikle gelmiyor. Yalnızca "meclisin" ve "yargının" denetim görevini üstlendiği güçlü bir yönetim sisteminin yürürlüğe girmesi anlamına geliyor.

Denetlenen, sorumluluğu olan ve yargılanabilen bir cumhurbaşkanı uluslararası hukuka göre nasıl diktatör olabilir? Böyle bir diktatör tanımı literatürde yok. Demek ki mesele mektep medrese görmüş sözde elitler tarafından kasten çarpıtılıyor.

Öte yandan Birleşmiş Milletler; uluslararası yasalarla sınırları çizilmiş, görevleri ve yetkileri belirlenmiş bir örgüttür. Öyle kafasına göre istediği ülkeyi işgal falan edemez. Yok böyle bir şey. Aslında burada kastedilen BM'nin koşulları oluştuğunda "insanî müdahale hakkıdır."

Bir ülkenin yönetimi masum sivil halkı katlediyorsa yani insanlığa karşı bir suç işliyorsa o zaman BM alacağı kararla o ülkeye askeri müdahalede bulunabilir. Türkiye şu anda yani parlamenter sistemle yönetilirken dahi masum insanları boğazlamaya kalksa BM yukarıda belirtilen nedenle ülkemize müdahale edebilir. Demek ki, bu hakkın BM tarafından kullanılmasının başkanlık sistemiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.

Zaten, BM asli görevini yapmıyor ya da yapamıyor. Eğer BM görevini hakkıyla yapsaydı Mısır'da yönetimi on binlerce masum insanı katlederek, darbeyle ele geçiren "Diktatör Sisi"nin ülkesine müdahale ederdi. Ya da Kuzey Kore'ye. Ya da Ortadoğu ve Afrika'daki diktatörlerin ülkelerine... Ama nerede o günler?

Aslında BM, şimdiki haliyle dünyaya yön veren küresel güçlerin oyuncağı konumundadır. Ne yazık ki, bu örgüte üye olan diğer ufak ülkeler de birer aksesuar niteliğindedir. Hatta bu örgütte en fazla arpayı kim veriyorsa onun düdüğü ötmektedir. ABD gibi...

Diğer yandan terörle mücadele, uluslararası hukukla düzenlenmiş meşru bir haktır. Yasal zemini olan bir mücadeledir. Türkiye bu meşru hakkını yasalara uygun biçimde masum sivillere dokunmadan kullanıyor, terörle mücadele ediyor yani. Tıpkı ABD ve AB gibi...

Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Dolayısıyla ülkemizde insanlığa karşı işlenen bir suç söz konusu değildir.

Hasılı BM'nin cumhuriyetle yönetilen bir ülkeyi sırf parlamenter sistemden başkanlığa geçti diye zorbalıkla, kuvvet kullanarak işgal etmesi söz konusu değildir. Böyle bir seçenek yoktur ve olmayacaktır!

Zaten BM'nin eti nedir budu nedir? BM denen etkisiz eleman nereyi ne zaman işgal etmiş de bir şey olmuş...

Tamam "hayır" propagandası yapacaksanız yapın ama bu kadar da hıyarca yapmayın...

Mason kardeşliği

Evet, Aydın Sefa Akay diye bir yargıç var kodeste. FETÖ'den, "ByLock" kullanmaktan tutuklu. Arkasında "Fetullah" önünde "Mason" yazıyor.

Bu adam "Ben FETÖ'cü değilim, masonum. Bu FETÖ'cülerle birlikte olmam eşyanın tabiatına aykırıdır" diye aylardır avazı çıktığı kadar bağırıyor.

Peki bunlarla birlikte olması gerçekten eşyanın tabiatına aykırı mı?

Elbette ki hayır. FETÖ'nün kadrosunda hem ateist hem mason hem de şeyh bulunabilir. Çünkü FETÖ bir dini oluşum değildir. FETÖ dini bir amaç taşıyan bir cemaat de değildir. Binaenaleyh FETÖ dinî hiç bir şey değildir. İpini dış mihrakların eline vermiş bir ihanet şebekesidir. Şimdiye kadar dünya çapında oluşturulmuş en işlevsel, gizli ve sinsi istihbarat örgütüdür. Bu nedenle bu terör örgütü, bünyesinde her kesimden her türlü insanı barındırmaktadır.

Bu Cizvit ahlaklı yapıda her türlü yalanın, her türlü karalamanın, her türlü takiyyenin, amaç için her türlü aracın (Makyavelist felsefenin) mubah olduğunu görüyoruz. Hatta her türlü şerefsizliğin, kimliksizliğin, şahsiyetsizliğin ve bukalemunluğun teşvik edildiğine tanık oluyoruz. Haliyle eşyanın tabiatına aykırı olma savunması bu örgüt için geçersizdir.

BM, Akay'ın diplomatik dokunulmazlığından dolayı derhal serbest bırakılmasını ülkemizden ukalaca talep etti. Hatta bizi "Yargı Bağımsızlığı"nı ihlal ettiğimiz gerekçesiyle BM Güvenlik Konseyi'ne şikayet bile etti. Vay be ne kıymetli yargıçmış bu adam! Yoksa sırf mason olduğu için mi bunlar oluyor acaba?

BM'nin gösterdiği komik bir gerekçe de Ruanda'daki temyiz mahkemesinde görevli olan Akay'ın işinin başında olmamasından ötürü yargılamaların felç olduğu iddiasıdır.

Adamlar utanmadan bizi Ruanda'daki yargılamaları geciktirmekle suçluyorlar. İyi de kardeşim adama demezler mi BM'ye bağlı koskoca temyiz mahkemesinde Akay'ın yerine bakacak yedek bir hakim yok mu? Ya da Akay'ın yerine niçin başka bir yargıç atamıyorsunuz? Salağa yatmanın bir alemi yok.

Türkiye haklı olarak BM Güvenlik Konseyi'ne "Akay'ın işlediği suçun UCM'deki görevleriyle bir ilgisi olmadığını, BM görevi dışındaki faaliyetlerinin dokunulmazlık kapsamına girmeyeceğini ve Türk Ceza Kanunu'na göre Türkiye'de işlediği suçlar nedeniyle tutuklu bulunduğunu" belirtti.

Bu somut olay bile bize masonların; BM'de ne kadar aktif olduklarını, biraderlerini ne denli koruduklarını ve FETÖ ile olan sıkı bağlantılarını çok net göstermektedir...

Bu gerçekler de FETÖ'nün hâlâ dinî bir cemaat olduğuna inanan deyyuslara kapak olsun. Bunun utancıyla yaşasınlar. Tabii haya denen şey hâlâ kalmışsa...

SON DAKİKA