Mehmet Sait Kılıç

Lozan'ı delmekten çekinmeyiz!

Bir takım Kemalistler "müftülere nikâh kıyma yetkisinin verilmesini" Lozan'a aykırı buluyorlarmış, bunu utanmadan sağda solda dillendirip duruyorlarmış...

Onlara göre, bu düzenleme gayrimüslimler aleyhine eşitlik ilkesini bozuyormuş, ayrımcılık yapıyormuş.

Ya bu değişiklikten hemen vazgeçmeliymişiz ya da hahamlara ve papazlara da bu yetkiyi tanımalıymışız...

Yoksa yazık olacakmış kuzulara... Vah vah!

Açık konuşalım, biz yıllardır Lozan'ın şeyinde boncuk bulmaya çalışırız ama işimize gelince onu "sakız gibi çiğnemekten" de çekinmeyiz!

Bildiğiniz gibi, Boğazlar'da asker bulundurma hakkımız Lozan'la elimizden alınmıştı. 1936 yılında imzalanan Montrö Antlaşması'yla (Lozan'ı delerek) bu hakkımızı geri aldık...

Keza "yurtta sulh, cihanda sulh" şiarını dilimize pelesenk yapmış olsak da Lozan'la Suriye'ye bırakılmış olan Hatay'ı bir şekilde topraklarımıza katmasını da bildik. Böylece Lozan'ı bir kez daha delmiş olduk...

Bir kısmınızın "Hatay önce bağımsız oldu, sonra kendi arzusuyla bize eklemlendi" dediğini duyar gibi oluyorum. Ona da eyvallah!

Haa, bir de Lozan'ın bize çizdiği çemberi yararak Kıbrıs'ın bir kısmını da ele geçirdik. Yani Lozan'ı dolaylı da olsa gene delmiş olduk.

Öte yandan, Lozan'a göre Musul ve Kerkük'ü talep etmeye hakkımız yok. Ama şu sıralar "Haydi gidek usul usul, bizim olsun Kerkük, Musul!" cümlesini de dilimizden düşürmüyoruz...

Bu ne iştir ağalar, ayıp olmuyor mu?

Diğer yandan, Lozan'a göre hiç kimsenin bağımsız bir Kürt devleti kurmak için memleketimizden toprak araklamaya da hakkı yoktur. Lakin Amerika, AB ve İsrail terör örgütlerine verdikleri askeri ve lojistik destekle buna yeltenmiş olmuyorlar mı?

Nitekim İsrail eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Golan, "Türkiye, Irak, Suriye ve İran'dan koparılacak topraklarda kurulacak Büyük Kürdistan'ı destekliyoruz" demedi mi?

Gördüğünüz gibi Lozan'ı delen delene maşallah. Mübarek deline deline süzgeç olmuş da haberimiz yok.

Ne yani el alem delince sorun yok, biz delince mi tu kaka!

Diyeceğim o ki, Lozan bir kaç defa delinmekle geçersiz olmaz. Tıpkı muhtıralar ve darbeler döneminde geçersiz olmadığı gibi...

Son tahlilde müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesiyle bu meret bir kez daha deliniyorsa, varsın delinsin!

Unutmadan, Lozan'a hezimet diyenler, gerçekte "Musul, Kerkük ve Batı Trakya'dan vazgeçmiş olmamıza" öfkelenirler.

Zafer diyenler de, Atatürk ve İnönü'nün realistliğini överler.

Deyip geçiyorum, yorumu size bırakıyorum...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.