Mustafa Taha Dağlı

Bu irade olmasa çoktan bataklıktaydık

2011 Mart ayında Suriye'nin Dera kentinde halk ayaklanması başladı. Güvenlik güçleri sokağa
çıkanların üzerine kurşun yağdırınca, olaylar bastırılamadı, aksine dalga dalga diğer kentlere yayıldı.
2011 Haziran ayında ölümden kaçan ilk Suriyeliler, Türkiye'ye sığındı.
2011 Temmuz ayında Suriyeliler silahlanarak rejimin katliamlarına karşı direnişe geçti, Özgür Suriye
Ordusu kuruldu.
2011 Ağustos ayında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Şam'daydı, 6 saat süren kritik görüşmede, Esat
rejimi Türkiye'nin aylardır yaptığı reform çağrılarına "hayır" dedi. Böylece Türkiye ile Suriye arasındaki
kanallar kapanma noktasına geldi.
Türkiye ile Suriye arasında 900 kilometrelik bir sınır hattı var. Suriye 4,5 yıldır alev alev yanıyor, yangın
burnumuzun dibinde.
4,5 yıldır o yangını bize sıçratmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar, jetlerimize saldırdılar, DHKP-
C'yi devreye soktular, PKK'yı devreye soktular, DAEŞ'i devreye soktular.
Türkiye, 2011 Mart'ından itibaren aylarca taraf tutmadı arabuluculuk yapıp, Esat'ı ikna etmeye çalıştı.
Ancak Suriye'yi bugün bu hale getirmeyi o gün kafaya koyanlar vardı, onlar Türkiye'nin çabalarına
"hayır" dediler.
Türkiye, Şam'la aradaki köprüleri attı, sivil halkın yanında yer aldı. Esat, bize sığınan masumları geri
istedi, vermedik, ölümden kaçan on binlere de kucak açtık.
Neticede 2 milyon Suriyeliyi ölümden kurtardık, sadece Müslüman ya da sadece Sünni demedik,
Hristiyan'ı da, Alevi'yi de, Kürdü de, Yezidi'yi de misafir ettik.
Uluslararası arenada boş durmadık, BM'e çağrı yaptık, Esat'ı durdurun dedik, muhalifleri tek çatıda
topladık, Suriye'deki Kürt sorununu 2012'den itibaren görüp, önlem alınmasına çalıştık.
Tampon bölge istedik, olmazsa uçuşa yasak bölge talep ettik, ikisine de hayır yanıtı verildiğini gördük.
Çünkü birileri Suriye'de akan kanın durmasına karşıydı, daha çok çatışma isteniyordu.
Bu uğurda Esat'ın ordusuyla, muhaliflerin Özgür Suriye Ordusu yetersiz kalmış olacak ki, İran Devrim
muhafızları, Hizbullah militanları, Ruslar, El Kaideciler, Nusra cephesi, Horasancılar, PKK'nın Suriye
uzantısı PYD ile onların silahlı grubu YPG militanları ve DAEŞ devreye sokuldu.
Böylece amaçları, kimlikleri, ideolojileri, dinleri, dilleri farklı onlarca silahlı unsur Suriye'deki şiddet
sarmalının içerisinde dahil edildi.
Suriye hikayesi böyle, şimdi gelelim Türkiye'nin Suriye politikasına.
Hani baştan beri diyorlar ya "Türkiye'nin Suriye politikası yanlış, hatalı, vahim, felaket, korkunç".
Ne yapmak lazım peki? Esat'la hemen köprüleri atmasaymışız, muhaliflerin yanında yer almasaymışız,
ya da hiç karışmayıp bekleseymişiz.
Gerçekten komik. Esat'la durduk yere köprüleri falan atan olmadı, anlatıyoruz işte, Türkiye
Suriye'deki iç savaşın ilk 6 ayında arabuluculuk yaptı, Esat'ı durdurmaya çalıştı.
Ama Esat ne yaptı? Çocukları katletti, bize sığınanları geri istedi vermeyince bizi düşman belledi.
Hepsini bir kenara bırakın, bugün Türkiye'nin Suriye konusunda PKK uzantılı bir sorunu var. Bunu başa
bela eden Esat oldu, hem de Türkiye daha Esat'la ipleri koparmadan önce.
O PKK uzantılı sorun, Suriye'deki şiddet sürecinin ilk döneminde bizzat Şam rejimi tarafından
oluşturuldu.
Esat, yıllardır kimlik bile vermediği Kürtlere, ülkenin kuzeyini bıraktı. Kürtler derken sadece PKK
uzantılı olanlara. Onlar yani PYD, kendisi gibi düşünmeyen Kürtler de dahil olmak tüm unsurları
bölgesinden kovup, Rojava'yı ilan etti.
Yanlış yerde durduk diyenler acaba Esat'ın yanında dursaydık, bugün Türkiye'nin başına hangi
felaketler gelirdi, bunları sorguluyorlar mı acaba?
Esat'a karşı savaşıyorum diye ortaya çıkan onlarca terör örgütü, "Türkiye de Esat'ın yanında, hadi
gidip Türkleri öldürelim" demez miydi?
Ya da "Suriye meselesine hiç karışmasaydık" diyenler acaba böyle bir ihtimalin olduğuna gerçekten
inanabiliyorlar mı?
Amerika her ne kadar yalanlasa da Suriye politikalarında sürekli zig zag çizdikleri bir gerçek. Türkiye
ise 4,5 yıl önce neredeyse hala aynı yerde duruyor.
Bunu yaparken elma ile armudu karıştırmıyor yani Esat'ı karşısına alırken, Esat'ın en büyük iki dostu
olan Rusya ve İran'la köprüleri falan atmıyor.
Bununla birlikte 4,5 yıldır burnumuzun dibi cehenneme dönmüşken, başımızdaki irade, birkaç km
ötede yaşanan dehşete oranla Türkiye'yi korumayı başarıyor, hem de tüm engellemelere rağmen.
O engellemeler sadece tampon bölgeye hayır diyenlerin yaptıklarıyla sınırlı değil, MİT tırlarını
durduranları da hatırlayın, lütfen.
Tüm bunları olurken bir de Türkiye'yi terörle ilişkilendirme yalanı var. DAEŞ'le, PKK arasında bize
seçim yaptırmaya kalkanlar var, onları da unutmayalım.
Ve şunu da aklımızdan çıkarmayalım, bu 4,5 yıllık Suriye sınavında, sağlam irade olmasaydı acaba ne
olurdu?
Suriye meselesini bilmeden Türkiye'nin Suriye politikası hakkında ahkam kesenler, bu ülkeyi
yönetmeye kalkıyorlar, ya onlar başımızda olsaydı diye bir an düşünelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.