KILIÇ BUĞRA KANAT

Trump’ın Kudüs kararını nasıl yorumlamalı?

ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz Çarşamba günü, seçim kampanyasında verdiği bir sözü tutmak için dış politikadaki en tartışmalı adımını atarak, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyıp büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıyacağını açıkladı. Öfke yaratan bu karar, Ortadoğu'da ve Avrupa'da tepkilere yol açtı. Dünyanın her yerinden liderler açıklama öncesinde Beyaz Saray'la temas kurup başkanı kararından vazgeçirmeye çalıştı. O günden beri, tüm dünyada bilim adamları, gözlemciler ve karar alıcılar bu kararı, sebeplerini, bu noktaya nasıl gelindiğini ve bunun olası sonuçlarını tartışıyor. Trump'ın giderek artan öngörülemezliği ve bunun uluslararası sisteme ve bölgesel düzenin istikrarına getireceği muhtemel riskler nedeniyle, ABD'nin dış politikasını anlama çabası artık çok büyük önem kazandı. Çoğu kişi bunun Trump'ın en öngörülebilir dış politika kararı olduğunu düşünse de, gerek ABD dış politikasındaki karar alma süreçleri ve burada etkili olan faktörler gerekse sonuçları hakkında soru işaretleri var.
Kudüs kararının açıklanması sonrasında ilk tartışma, dünyanın en istikrarsız bölgelerinden biri böylesine kritik bir dönemden geçerken, bu kararın hangi sebeple alındığı konusuna odaklandı. Trump bunun "ABD'nin çıkarlarına en uygun" karar olduğunu belirtirken, çoğu kişi bu hamlenin ABD'nin çıkarlarına uygunluğunu ve bu tür bir dış politikanın ABD'nin dünyadaki gücüne ve itibarına nasıl katkıda bulunacağını sorguladı. Özellikle Suriye'deki iç savaş, Irak ve Yemen'deki durum ve Körfez ülkeleri arasındaki gerginlik gibi diğer bölgesel sorunların aciliyeti dikkate alındığında birçok kişi, bu kararı ABD dış politikası açısından öncelikli kılanın ne olduğunu sorguladı. Ne başkan ne de dış politika ekibi buna herhangi bir açıklama getiremediğinden, çoğu kişi kararın iç politika kaynaklı sebeplerine odaklandı. Bu konudaki görüşler, seçim kampanyasında verilen vaatlerden birinin yerine getirilmesinden, Trump'ın kendini önceki başkanlardan farklı kılma amacına kadar birçok noktaya değindi. Kimilerine göre bu karar, Trump'ın özellikle Amerikan toplumunun daha muhafazakâr kesimlerindeki seçmen tabanını konsolide etmesini sağlayacak. Hatta Trump'ın, kamuoyunun dikkatini iç siyasette karşılaştığı sorunlardan uzaklaştırma isteğine işaret edenler de var. Bu tartışma önümüzdeki aylarda da sürecek ve zamanlamasıyla ilgili farklı yorumlar dile getirilecektir. Tartışmalar ABD'nin ulusal çıkarlarının tanımlanması ve ABD dış politikası ile güvenlik politikasına nelerin yön verdiğini anlamak açısından önem taşıyacak.
İkinci bir tartışma da, ABD dış politikasındaki karar alma süreçleriyle ilgili olan ve artık iyi bilinen sorunla ilgili. Tıpkı ABD dış politikasına yön verenlerin 1990'lı yıllarda Avrupa ile konuşacaklarında kimi aramaları gerektiğini sormaları gibi, şimdi de ABD'nin belli konulardaki tutumunu anlamak için kime kulak vermek gerektiği sorusu soruluyor. Trump yaptığı açıklamalarda çok net konuşmaya çalışırken, kabinesindeki görüş ayrılıklarına dair sorulara bütün sorumluluğun kendisinde olduğu cevabını verdi. Trump geçtiğimiz ay Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile yaşadığı anlaşmazlık sonrasında verdiği bir röportajda, nihai kararları kendisinin verdiğini söyledi. Ancak bu cevap, sürecin geleceğiyle ilgili bütün soruları açıklığa kavuşturmuyor. Mesela Tillerson bunu çok desteklermiş gibi görünmüyor. Savunma Bakanı James Mattis ile Tillerson'ın, Trump'ın Kudüs kararına karşı çıktığı yönünde haberler de var. Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster, Kudüs kararının açıklanmasından birkaç gün önce basına verdiği demeçte Trump'ın İsrail'deki ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyıp taşımayacağını bilmediğini söyledi. Bu durum, Trump'ın görevi devralmasından bu yana yönetim içinde hemen her dış politika kararı konusunda yaşanan düşük yoğunluklu ihtilafların sürdüğünü gösteriyor. Bu da ABD dış politikasına etki eden aktörler ve etkenler hususunda tüm dünyada kafaları karıştırıyor.
Son olarak bir diğer önemli soru da, Kudüs kararının ABD dış politikasına yönelik ne tür yansımaları olacağı. Şu ana dek birçok kişi bu kararın, ABD'nin bölgeyle ilgili öteki dış politika kararlarından bir farkı olmadığını savundu. Yani belki de bu, uzun vadeli bir planlama veya stratejinin parçası olmayan münferit bir karar. Bu yüzden, ertesi gün ne olacağı belirsiz. Muhtemel bir ertesi gün planı, ABD'nin Avrupa Birliği, İngiltere ve Türkiye gibi geleneksel müttefiklerinin çoğundan kopmasına odaklanmalı. Bu müttefikler tek taraflı Kudüs kararına itiraz ederek ABD'yi yalnız bıraktı. Böyle bir plan, ABD dış politikasına dünyadan gelen tepkileri de yönetmeli ve ABD'nin bölgede arabuluculuk yapma ve ihtilafları çözme konusunda ne tür bir rol oynayacağını açıklığa kavuşturmalı. Filistinli yetkililerin açıklamaları ve tepkileri, ABD'nin ihtilaflardaki arabuluculuk rolüne ilişkin soru işaretleri oluştuğunu gösteriyor. Gerek barış süreci gerekse bölgede kalıcı ve sürdürülebilir barışın tesis edilmesi, onlarca yıldan beri ABD dış politikasının önceliği oldu. Başkan Trump da, yaptığı kısa konuşmada barış sözcüğünü, farklı ifadeler içinde tam 14 kez kullandı (barış davasını sürdürmek, kalıcı bir barış, barış çabası, barışı güçlendirmek, barışı tesis etmek, barışa katkı, kalıcı bir barış anlaşması, barış umudu, barışın geleceği vs.). Dolayısıyla, Trump'ın barış planının ne olduğu ve bunun barış sürecine nasıl katkıda bulunacağı açıklığa kavuşturulmalı.
Kudüs sorununu ve ABD dış politikasının geleceğini anlamak açısından tüm bu sorular önemli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.