Spor olayı değil kapitalizmin gövde gösterisi

Amerikan toplumunu biraraya getiren değerlerden biri de Türkiye'de "Amerikan futbolu" olarak bilinen NFL'in final müsabakası. Yarattığı etki bakımından dünyanın en önemli spor olaylarından biri olarak tanımlanan geceye "Super Bowl" deniliyor. Süper Bowl, bu Pazar akşamı Baltimore ve San Francisco takımları arasında oynanacak. ABD'de Beyaz Saray dahil her ortamda takım performansları, maçın devre arasında yapılacak şovlar ve oyuna ara verildiğinde gösterilecek reklamlar konuşuluyor. Maçın devre arası şovunu, Beyonce yapacak. Beyonce'un nasıl bir şov hazırladığı devlet sırrı gibi saklanıyor. Amerikan ulusal marşını Alicie Keys okuyacak. Bu gecede ismi geçen herkesin reytingi çok yüksek. Her ırktan, dinden ve dilden Amerikalı'yı buluşturan gece aslında bir spor olayı olmaktan çok bir "kapitalizm şöleni". Müsabakanın yapılacağı şehir olan New Orleans'a 150.00 kişi gelecek ve bir gecede şehrin ekonomisinde yarım milyar dolarlık bir hareket olacak. Bu, işin küçük kısmı. Asıl ekonomi televizyon vasıtasıyla oluşturuluyor.
Ulusal Parakendeciler Birliği'nin yaptırdığı bir araştırmaya göre tam 179 milyon Amerikalı'nın 2013 finali için ekran başında olacağı öngörülüyor.
Ortalama bir Amerikalı'nın bu gece için 68.54$ harcama yapması bekleniyor. Super Bowl'a bağlı olarak yapılacak harcamaların 12.3 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.
Yaklaşık 5 milyon Amerikalı da TV ve ses sistemlerini bu gece için yenileyecek.
Reklamlar maçın önüne geçiyor
Gecenin bir başka özelliği de " reklam sektörünün Oscar gecesi" olarak adlandırılması. 30 saniyesi yaklaşık 4 milyon doları bulan fiyatlar ile sezonun en pahalı reklamları maç süresince ekranlara geliyor. Otomobil firmaları başta olmak üzere birçok büyük firma yıl boyunca gösterilecek reklamlarını ilk kez bu gece yayınlıyor. Amerikan populer kültürünün en çok konuşulan isimleri bu reklamlarda oynayarak ilgiyi en üst seviyelere çıkartıyor.
Amerikan medyası para kazanmayı biliyor
Spor endüstrisinin eğlence endüstrisi ile biraraya gelerek ürettiği bu ekonomiden herkes kazanıyor. Parekendeciler, elektronik marketler, cafeler, restaurantlar, hazır gıda sektörü...
Hatta bir pizza dağıtıcısı ya da bir garson bu gece gelirini 3'e katlıyor. Super Bowl gecesinde bahşişler de sıradan olmuyor.
Fakat gecenin en çok kazanını medya. Yayıncı kuruluşun dışında ertesi gün ve onu izleyen günlerde ve hatta haftalarda internet siteleri, gazeteler, dergiler, televizyonlar ve radyolar bu "üretilen" değerden paylarını reklam gelirlerini arttırarak alıyorlar.

Super Bowl'a olan bu ilgi Amerikalılar'ın spor aşkından ziyade spor ve eğlence endüstrisi eli ile oluşturulmuş yapay bir ilgi. Endüstrinin pazarlama gücü Amerikan nüfusunun yarısından fazlasını aynı anda bir ekrana kilitleyebiliyor. Amerikan ekonomisi dinamizmini, işte bu pazarlama gücünden alıyor. Türkiye'deki medya, spor ve eğlence endüstrisi yöneticilerinin Amerika'daki "Super Bowl ekonomisi"ni incelemelerinde fayda var.

Clinton 2016'ya göz kırpıyor

Türkiye'deki mini kabine değişikliğinin bir benzeri ABD'de yaşandı. Görevi bırakan bir isim de Dış İşleri Bakanı Hillary Clinton'du. Hillary Clinton görevi bıraktığı hafta Amerikan kongresinde Libya'daki ABD Büyükelçiliği'ne yapılan saldırı nedeniyle sorguya çekildi. Clinton sorgulamalarda gösteriği performans ile kamuoyu nezdinde popülaritesini arttırdı. Washington kulislerinde Clinton'un 2016 yılı için hazırlık yaptığı ve ikinci dönem görev almayarak kendi kampanyasına yoğunlaşacağı konuşuluyor. Henüz çok erken fakat ABD başkanlığı için Clinton tekrar yarışa girerse bu sefer şansı oldukça yüksek. Demokratlar arasında en fazla tanınan isim olan Clinton'un en büyük destekçisi Bill Clinton olacak. Hem demokrat delegelerin desteğini almada hem de kampanyaya bağış toplama konusunda Hillary Clinton'dan daha iyi durumda olan bir siyasi bulunmuyor. 2016'da ABD başkanlığı için Hillary ile birlikte Başkan Yardımcısı Joe Biden ve New York Valisi Andrew Cuoma'nun da adı geçiyor.

serdar.karagoz@sabah.com.tr
@serdarkaragoz