MELİH ALTINOK

Cizre’deki o binanın bodrumunda neler oluyor?

Orta Doğu'da birleşik Kürdistan hedefiyle örgütlenen Kürdistan Topluluklar Birliği'nin (KCK) Türkiye kolu illegal Kürdistan İşçi Partisi (PKK) geçtiğimiz Haziran ayında tekrar harekete geçti.
PKK, yasal kanadı Hakların Demokratik Partisi'nin (HDP) 7 Haziran seçimlerinde yüzde 13 oy alması üzerine, Kürtlerin yoğun yaşadığı Türkiye'nin bazı kentlerinde "özerklik" ilan etti. Kuşkusuz PKK'nın bu hamlesinde, Irak ve Suriye'deki kollarının konjonktürel başarılarının da etkisi oldu. Örgüt bölgede daha önce fiilen beraber hareket ettiği Irak Şam İslam Devleti (DAESH) ile girdiği alan hâkimiyeti mücadelesinin sağladığı uluslararası prestijin kendisine yardımcı olacağını düşündü.
PKK bu hedefi doğrultusunda bugüne değin onlarca güvenlik görevlisini öldürdü. PKK saldırılarından aralarında çocukların da bulunduğu pek çok sivilin yanı sıra, camiler, kiliseler, okullar ve hatta hastaneler bile payını aldı.
Ancak bu KCK yönetimin aldığı anlık bir karar değildi. Örgüt, Aralık 2012 başlayan ve 2,5 yıl devam eden Çözüm Süreci'nin çatışmasızlık ortamında bölgede yoğun bir çatışma hazırlığı yapmıştı.
Türk devletinin güvenlik güçlerinin barış görüşmeleri nedeniyle kendilerine yönelik operasyon yapmamışını fırsat bilen örgüt bazı kentlerde cephane yığına yaptı. Ancak örgüt savunduğunu söylediği Kürtler'den destek bulamadı. Bu nedenle de milyonlarca Kürt'ün yaşadığı 20 kent arasından sadece 3 mahallede harekete geçebildi. Türk devleti PKK'nın sokaklarına hendekler kazıp her köşesine mayınlar ve el yapımı patlayıcılar yerleştirdiği Diyarbakır'ın Sur mahallesinde güvenliği sağladı. Bu bölgelerde yaşayan Kürtlerse çatışmalardan kaçarak güvenli yerlere göç ettiler. Yapılan son anketlerin tümü de PKK'nın bu terör faaliyetlerinden ötürü HDP'nin oylarının yarıya düştüğünü gösteriyor.
PKK'nın devletle barış görüşmeleri devam ederken hazırlandığı bu kalkışmanın merkez üssü ise, Türkiye Irak sınırındaki Şırnak ilinin Cizre kentiydi.
Güvenlik güçleri bir yandan Cizre'de vatandaşların evleri gasp ederek yerleşen teröristlere karşı operasyonlarına devam ederken öte yandan bölgeye giriş çıkışları da kontrol altında tutuyorlar.
90'lı yıllarda da benzer hareketlere sahne olan kentte PKK kalkışmasını yönetmek için birbirine tünellerle bağlanmış bir bina kompleksi kurdu. Görgü tanıkları, söz konusu binanın inşaatına kimsenin yaklaştırılmadığını belirtiyorlar.
İşte PKK'nın yasal kanadı HDP'nin günlerdir yaptığı basın açıklamalarının nedeni de güvenlik güçlerinin operasyonlarının başarılı olması ve nihayet bu terörist üssüne ulaşılmış olması.
Çünkü çember daraldı ve yüzlerce inanın canına mal olan terör eylemlerinin yönetildiği bu üsteki üst düzey teröristler çaresiz kaldı.
HDP söz konusu PKK üssünde teröristlerin değil yaralı sivillerin bulunduğunu iddia ediyorlar. HDP'li siyasiler, binaya ambulansların gönderilerek yaralıların alınmasını istiyorlar.
Ne var ki binada bulunan PKK'lılar, yasal temsilcileri gibi ılımlı değiller. Geçtiğimiz günlerde binada sıkışan teröristlerden birisi, bir TV kanalına telefonla bağlanıp direnişlerinin devam edeceğini "ambulanslara teslim olmayacaklarını" duyurdu!
Gerçekten yaralı olan bir sivil kendisini hastaneye kaldırmak üzere gelen ambulanslara niçin direnir? Bu sorunun tek bir yanıtı var. O da binadaki teröristler, hastanedeki tedavilerinin ardından yargı süreciyle muhatap olmak istemiyorlar. Talepleri, özel bir formül bulunması ve yargılanmadan sınır dışına çıkmalarının sağlanması.
Her şeye rağmen Türk devleti kriz sürerken binaya sağlık ekipleri gönderdi. Ancak binaya gönderilen ambulanslara binadan ve çevreye yerleştirilmiş keskin nişancılar tarafından ateş açıldı. Saldırı sırasında sağlık görevlileri yaralandı, güvenlik güçlerinden hayatını kaybedenler oldu.
HDP ve PKK'nın güdümündeki kimi basın organları ise Türkiye halkının gözleri önünde yaşananlara rağmen hala manipülasyonlarına devam ediyorlar.
Krizin tek çözümü HDP'nin diyalog halinde olduğu teröristleri teslim olmaya ikna etmesi. Bu durumda tüm basın, içeride bulunan teröristlerin sağlıklı şekilde hastaneye nakledilmesinin ve ardından başlayacak adil yargılamanın takipçisi olacaktır.
Aksi de mümkün değil. Zira yeryüzünde hiçbir demokratik hukuk devleti, onlarca vatandaşının ve güvenlik görevlisinin ölümüne neden olan üst düzey teröristlerin hiçbir şey olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak yurt dışına çıkmasına müsaade edemez.
Kıyas yapmadan düşünmekte zorlananlar, Paris katliamının sorumlusu teröristlerin, kentteki bir binada sıkışmaları durumunda Fransız hükümetinin nasıl davranacağını tahmin ederek işe başlayabilirler. Saldırının ardından ülkede halen devam eden olağan üstü hal uygulaması kendilerine fikir verecektir sanırım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.