Batı’nın sivilliği Türkiye’ye kadar
Türkiye'nin en büyük gazetelerinden biri olan Hürriyet geçtiğimiz hafta skandal bir manşetle çıktı.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki bir grubun, seçilmiş siyasi iktidardan hoşnut olmadığını anlatan habere "Karargah Rahatsız" başlığı atılmıştı.
Evet, bu düpedüz cunta bildirisi. Ve kurumsallaşmış bir demokraside basın, halkın seçilmiş temsilcilerine karşı askerden gelen tehditlere aracılık edemez. Hele Hürriyet'in yaptığı gibi olumlayan bir dille asla!
Üstelik sözünü ettiğimiz ülke Türkiye gibi henüz birkaç ay önce askeri darbe girişiminde 248 vatandaşını kaybetmiş bir ülkeyse…
Ne var ki bu skandal manşet ne Türk basın tarihinde ne de Hürriyet gazetesinin sahibi olan Doğan Medya grubu için bir ilk.
28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 tarihlerinde TSK'nın seçilmiş siyasi iktidarlara verdiği muhtıralar bu ve bazı gazeteler tarafından desteklenmişti.
Türk kamuoyu doğal olarak bu durumdan son derece rahatsız.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hükümet ve askeri yetkililer de gazetenin provakatif manşetine tepkilerini dile getirdiler.
Ne var ki Türkiye'deki her gelişmeyi yakından takip eden Avrupa Birliği (AB) ve uluslararası basın kuruluşları, meşru siyasal iktidarların yani halkın tehdit edilmesini pek umursamıyorlar.
Delili olmasa bile her türlü iddiayı, kaygıyı raporlaştırarak tepki veriyorlar. Öyle ki işi zaman zaman Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile yürüttüğü müzakerelerin geleceğiyle bile ilişkilendiriyorlar.
Ancak söz konusu bir doğu ülkesiyse, demokratik işleyişte kuralları yüzyıllar önce belirlenmiş asker sivil ilişkilerinde bugüne değil seçilmiş iradenin yanında durduklarını görmedik.
Son olarak 15 Temmuz 2016'da Türkiye'deki askeri darbe girişimini hatırlayın. ABD'den, AB'den ya da sivil toplum kuruluşlarından darbecilere karşı güçlü bir ses işittiniz mi?
Tam aksine, sivil iradenin darbecilere karşı aldıkları ve uluslararası hukukta da yeri olan tedbirleri dillerine doladılar.
Türk halkı hakikaten bu çifte standarttan bıktı artık.
Bakalım AB, batıda siyasete karışmasına tahammül etmediği ancak Türkiye gibi doğu ülkelerinde sekülerliğin teminatı saydığı ordunun içinden çıkan cuntacılara ve darbe şakşakçısı gazetelere naif de olsa bir tepki verecek mi?
Her şeye rağmen umudumuzu kaybetmeden merakla takip ediyoruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.