ABD Başkanı Barack Obama, Suriye diktatörü Beşar Esad konusunda anlaşmazlığa düştüğü Savunma Bakanı Chuck Hagel'in istifasını istedi. Bilindiği üzere Hagel, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile mücadeleye, Türkiye'nin tezlerine paralel şekilde, Esad'ın devrilmesi perspektifinin de dâhil edilmesini savunuyordu. ABD'ye "yıllarca savaşacak bir düşman bulduklarını" itiraf eden Obama yönetimi ise, IŞİD'e yönelik hiçbir işe yaramayan hava harekâtı gibi popülist yöntemlerde ısrar ediyor. Suriye'de Hagel'in istifasına denk gelen bir gelişme ise, Obama'nın tutumunun yanlışlığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Bütün dünya, ABD'nin hava harekâtı şovlarıyla adeta küresel bir korku nesnesine çevrilen IŞİD'e odaklanmışken, dört yılda 250 bin kişinin ölümüne neden olan Diktatör Esad işine devam ediyor. Esad, IŞİD'in kontrolündeki Der-ez Zor ve Rakka dışında neredeyse tüm kentleri ele geçirip katliamlarını sürdürüyor. Rejim güçleri son olarak, Suriye'nin Halep kenti ile Türkiye arasındaki 4 kilometrelik insani koridoru kapattı. Koalisyon güçleri, rejimin besleyip büyüttüğü, bu yüzden "Esad'ın koltuk değneği" diye anılan IŞİD yemiyle uğraşırken, diktatör de elini kolunu sallayarak kente girdi. Kentteki sivilleri koruyan Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) direnişi sürdüren son birliklerinin de mevzilerini terk ettikleri belirtiliyor.
Bu gelişmenin ne anlama geldiğini, Esad'ın katliamlarından kaçan 2 milyona yakın Suriyeli mülteciye bakan Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan dinleyelim: "Suriye rejiminin son günlerdeki temel hedefi Halep'i çevreleyerek buradaki muhaliflerin uluslararası yardımlara ulaşmasını engellemek ve muhaliflerin Türkiye ile bağlantısını kesmektir. Bu 3 milyonluk bir insan göçüyle karşı karşıya kalabileceğimiz anlamına geliyor. Suriye muhalefetine tam destek verilmediği sürece, aşırılık yanlısı gruplar çekim merkezi olmayı, rejim de bu durumdan yararlanmayı sürdürecek. IŞİD'den kaynaklanan tehdidin ortadan kaldırılması için hava harekâtının tek başına yeterli olmayacağı açık!"
Obama ABD'nin kırmızıçizgilerini uçuk pembeye çevirdi
IŞİD kuşkusuz bölge için ciddi tehdit oluşturan bir terör örgütü. Ne var ki ABD'nin, Şam bataklığı dururken ülkedeki kan emici sivrisinekleri uçaklarıyla öldürmeye çalışması bu terör örgütüyle mücadeleye hiçbir katkı sağlamıyor. 4 yıla sarkan iç savaş, Suriye'de kaosun ve başta IŞİD olmak üzere radikal grupların büyümesine neden oldu. Eğer iç savaşın birinci yılında Obama, Ankara'nın ve bugün Hagel'in tavsiye etiği gibi Esad'a karşı tavır alma cesareti gösterebilseydi bu acılar yaşanmayacaktı. Suriye'deki demokratik muhalif güçlerin şemsiyesi ÖSO, uluslararası toplumun gözetimde birliği sağlayacaktı.
Ölen on binlerce sivilin yanı sıra sayıları on milyona yaklaşan bölge ülkelerinde Suriyeli mülteciler de bugün memleketlerinde olacaktı. Ama tabii bu tablo, IŞİD'e karşı etkisiz hava şovlarını "insanlık adına" yaptığını söyleyen Obama yönetiminin umurunda bile değil. Çünkü savaşın maddi ve manevi yükünü omuzlayan bölge ülkelerinin çektiği sosyo-ekonomik problemler ABD'yi ilgilendirmiyor. Bu yüzden, başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu ülkelerinin kapısına dayanan 3 milyon Suriyeli mülteciyi de sorun etmiyor.
Fakat gariptir Obama bir yandan da uluslararası saygınlığını pekiştirmek için "kırmızıçizgilerden" dem vuruyor. Dün Esad'ın kimyasal silahla katlettiği binlerce insana dair uluslararası kuruluşların onayladığı delileri yutmuştu. Bugün de ikinci Cenevre Konferansında rejimin Suriye kentlerinde uyguladığı ablukayı insani yardımlar için askıya alma taahhüdünü çiğnenmesini görmezden geliyor. Sanırım Başkan Obama, Şam'ın diktatörü söz konusu olunca, ABD'nin kırmızıçizgilerini uçuk pembeye çevirmekte bir sakınca görmüyor. Ancak bu çifte standart sadece Obama'nın siyasi problemi olmasa gerek. Zira söz konusu olan Birleşik Devletlerin itibarı ve tabii ki demokratların mirası…
Bu arada biz Türkiyeliler tüm bu yaşanan insani dramlar karşısındaki tavırlarına bakıp birbirimize soruyoruz: Hagel mi yoksa Obama mı cumhuriyetçiydi? Net bir cevap verene de henüz rastlayamadığımı itiraf etmeliyim.