MELİH ALTINOK

Türk halkı ABD’den Gülen’i istiyor

Yeryüzünde çok az halk, kendisine tankla, helikopterle, makinalı tüfeklerle saldıran darbecileri kan dökmeden püskürtebilmiştir.
Türkler işte 15 Temmuz gecesi tam olarak bunu yaptılar. Türkiye'den kaçarak ABD'ye sığınan eski İmam Fethullah Gülen'e bağlı askerlerin cunta darbesini engellediler.
Şu an itibariyle çoğunluğu sivil 300'e yakın ölü var. Bu sayının daha da artmasından korkuluyor çünkü yaralıların sayısı 1500'ü aştı.
Dehşeti ülkece hala yaşıyoruz. Bizzat ben sokakta tankların altında ezilen insanları gözlerimle gördüm. Tüm ülke de, Meclisinin uçaklarla vurulmasını, engelli insanların bile cuntacılar tarafından sokakta taranmasını, tanklarla ezilmesini televizyon ekranlarından canlı canlı canlı izledi.
Nihayet cuntacılar yakalanıyor. Ordu kışlasına döndü. Polis sokağa hakim. Dışarıda her görüşten milyonlarca darbe karşıtı her gece demokrasi nöbeti tutuyorlar. Türk yargısı da Fethullahçı darbe girişimini tüm yönleriyle araştırmak için devreye girdi.
Peki, bu yapı nasıl örgütlendi, nasıl bu kadar büyüdü?
Eski İmam Gülen'in etrafında özellikle 70'li yıllarda doktrine edilen bir grup tarikat üyesi siyasetten uzak durup devlet mekanizmalarına sızmaya başladılar.
Bu grubun ordudaki varlığı 80'li yıllarının ortalarında açığa çıkınca tasfiyeler başladı. Çok sayıda subay ve askeri okul öğrencisi ordudan atıldı. Ne var ki ordu içindeki varlıkları sonlandırılamadı.
Ordudan ayrılanların büyük kısmı polis teşkilatını ve yargıya sızdılar.
28 Şubat 1997'deki laiklik vurgulu "postmodern askeri darbenin" ardından Türkiye'de barınamayacağını anlayan Gülen ABD'ye kaçtı ve halen yaşadığı Pensilvaya'ya yerleşti.
O tarihten sonra Gülenistler sivil toplum çalışmaları, okullar ve lobicilik gibi faaliyetleriyle gündeme gelmeye çalıştılar. İşleri yolunda gitti. Bu süreçte özellikle medyadaki güçleri sayenside ülkedeki demokrat çevrelerle ve siyasal iktidarla iyi ilişkiler kurdular.
Ta ki yargı ve güvenlik bürokrasisiyle birlikte TSK'ya yönelik kapsamlı davalara soyununcaya kadar.
O günden sonra Gülen'e sempatiyle bakan liberaller de dahil örgütü eleştirmeye başladılar. Zira yüksek yargı, yüzlerce askerin hapsedilmesine neden olan bu davaları bozdu. Gülen özellikle sicili temiz kendilerinden nefret eden subayları tasfiye etmişti. Böylece atılan tüm subayların yerine, Gülen'e bağlı militanlar terfi ettiler.
Deşifre olan Gülenistler bu kez de ordunun ardından hükümete yönelik kumpaslara başladılar.
Ne var ki bu komplolarının hiçbiri tutmadı. Hedefteki isim Tayyip Erdoğan Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı süresince Gülen'in darbelerini sandıkta savuşturmayı başardı. Erdoğan siyasi gücünü arttırınca da kendisinden önceki hükümet liderlerinin cesaret edemediği işe kakıştı. Gülen'in devlet içindeki otonom yapısına karşı hukuki bir savaş başlattı.
Gülen 30 Ağustos 2016'da orduda atamaların yapılacağı toplantıda deşifre olan tüm subaylarının tasfiye edileceğini anlayınca da darbenin düğmesine "biraz erken" bastı. Ve bunun sonu oldu.
Hikaye bu. Deliler sağlam ve bol. Yakalanan tüm cuntacıların Gülen'le bağlantıları açık. Çoğu da itiraf ediyor.
Kamuoyunda ise en ufak bir şüphe yok. Darbe püskürtüldüğünden beri her gece aralıksız alanları dolduran milyonlar Gülen'den hesap sorulması gerektiğini haykırıyorlar.
Hükümet, darbeden önce de ordunun başında olan komuta kademesi ve tüm muhalefet partileri de yaşanan cunta girişiminden Fethullah Gülen'i sorumlu tutuyor. Hatta partiler mecliste ilk kez yan yana gelip ortak bir bildiri bile çıkardılar.
Ne var ki Türkiye'nin müttefiki olduğunu söyleyen ABD'nin bu darbe girişimi karşısındaki tavrı hepimizi yaralıyor.
Zira "eski dostumuz" tıpkı 11 Eylül'de olduğu gibi kalbinden vurulan Türkiye'yi, teröristler karşısında yalnız bırakıyor. ABD'de hangi sıfatla ve özelliğiyle kaldığı belli olmayan ve Türkiye'de gerici bir darbeye yapıp yüzlerce kişinin ölüm emrinini veren bu eski imamı müttefikine teslim etmiyor.
Bu durum, derin bir askeri ve siyasi işbirliği olan iki ülke ilişkilerine her şeyden de önemlisi Türk ve ABD halklarının sıcak ilişkisine şimdiden büyük zarar verdi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.