15 Temmuz Darbesi’nin arkasında ABD mi var?

Türkiye'de 15 Temmuz gecesi bir cunta darbesi girişimi yaşandı. Bazı birliklerde kışlasından çıkan askerler tanklarla köprüleri kapattılar. Uçaklar Türkiye Parlamentosunu vurdu. Helikopterlerle halkın üzerine ateş açıldı.
Tam 246 vatandaş hayatını kaybetti. 1500 de yaralı var. Korkunç bir geceydi. Cinayetler, katliamlar tüm Türkiye'nin ve dünyanın gözleri önünde gerçekleşti.
Cunta girişiminin arkasından, ordunun 28 Şubat 1997 yılında verdiği "laiklik vurgulu" muhtıranın ardından ABD'ye kaçan Fethullah Gülen isimli eski bir imam çıktı.
Yakalanan askerlerin itirafları ve ilişkilerinin yanı sıra, darbe girişimi sırasındaki hedefleri de bu ilişkilendirmeyi destekliyor. Darbeye giden süreçte askeri darbe girişiminin teorik alt yapısını hazırlayan gazetecilerin ve kanaat önderlerinin tamamı da Gülen'in tarikatıyla organik ilişki içinde.
Türkiye kamuoyunun tamamına yakını da darbe girişimden Gülen'i sorumlu tutuyor. On binler, 15 Temmuz'un üzerinden iki hafta geçmesine her gece alanlarda demokrasi nöbeti tutuyor. Sokakta yalnızca devrilmeye çalışılan Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) seçmeleri ya da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın taraftarları yok.
Modern Cumhuriyet'in mimarı Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Hak Partisi (CHP) geçtiğimiz Pazar İstanbul'da kitlesel bir miting düzenledi. Siyasi atmosferin tüm gerginliğine rağmen AK Parti seçmeni de rakipleri olmasına karşın ana muhalefet partisinin eylemine katıldılar. Bu uzun yıllardır bir ilk.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bir araya gelen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada şunları söyledi.
"Ordu içinde yuvalanan, FETÖ'nün (Fethullahçı Terör Örgütü) devletin içinde bu kadar yuvalanması, hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir tablodur."
Türkiye parlamentosunda temsil edilen ve ülkenin Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de darbe girişimine bizzat sokakta direndi. MHP Lideri Devlet Bahçeli girişimden ABD'de yaşayan Gülen'in sorumlu olduğunu söylüyor.
Meclis'teki son parti, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) ve seçmenlerinin görüşü de aynı yönde…
Evet, Türkiye toplumu ve siyasi temsilcileri tüm ideolojik farklılıklarına rağmen darbenin arkasında Gülen'in ve suç örgütünün olduğu görüşünde. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve iktidar partisine bugüne değin en sert eleştirileri yönelten basın dahil tüm medya kuruluşları da… İş çevreleri de, sivil toplum kuruluşları da…
Her var ki Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin 15 Temmuz girişimi ardından takındığı tavır Türkiye'dekinin tam tersi yönde.
Yapılan resmi açıklamalara ve dış basında yer alan haberlere, yorumlara bakıldığında sanki 15 Temmuz'un mağduru Fethullah Gülen çetesiymiş gibi görünüyor.
Bu kolektif bir delilik hali!
Yurt dışındaki bu havanın yaratılmasında Gülen'in lobicilik faaliyetlerine ağırlık vermesi önemli rol oynadığı açık. Yine de bu durum, modern Türkiye devletiyle yılladır diplomatik ilişkiler yürüten devletlerin tavrını izah etmeye yeterli değil.
Burada çifte standardın ötesinde bir kötü niyet var.
Aksi halde örneğin ABD, yüzyıla yakın müttefiklik ilişkisi olan "modern ortağım" dediği Türkiye'yi bu askeri darbe girişimi karşısında yalnız bırakmazdı. ABD basınında Fethullahçı teröristler savunulmazdı. Rusya'nın da altını çizdiği gibi, Türkiye'yi NATO üyesi ordusunda hareketlilikten dolayı uyarırdı. Ve hepsinden önemlisi 246 insanın ölümünden sorumlu olan Gülen elindeki kanla, halen Pensilvanya'daki o lüks malikanesinde ifadesi bile alınmadan rahat rahat oturamazdı.
ABD'deki yetkilere ve basındaki meslektaşlarımıza soruyoruz?
- Deliller bu kadar açıkken, her şey canlı yayınlarda gözlerimizin önünde gerçekleşmişken hala nasıl Gülen'i savunabiliyorsunuz?
- 11 Eylül'ün sorumlusu Bin ladin, Türkiye'de bir kentte ikamet etse, resmi yetkililer ve basın da onu savunsa ne hissederdiniz?
Kimse, bu sorulara doyurucu cevap alamayan Türklerin, kanlı 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD'nin ve batının olduğunu düşünmesine engel olamaz.