MELİH ALTINOK

Türkiye Rusya’ya yakınlaşmadı, ittiniz

Ünlü Türk sosyolog Niyazi Berkes Türkiye'nin yaklaşık 200 yıllık batılılaşma serüveni "denize düşenin yılana sarılmasına" benzetirdi.
Gerçekten de içerden ve bölgeden sıkıştırılan Türkiye dengeyi hep batıyla ilişkilerini geliştirerek kurmaya çalıştı.
Kuşkusuz bu hiç kısa bir yolculuk değildi. Zorunluluktan kazançlar da elde edildi. Türkiye pek çok demokratikleşme ve sivilleşme reformunu bu ilişki sayesinde gerçekleştirildi. Yine NATO ve Avrupa Birliği (AB) gibi pek çok ortaklığa da bu yolda dahil oldu. Ankara'nın çok çaba harcadığı ortada.
Türkiye'nin kendisine "mecbur olduğu" tezini içleştiren batı ise bu ilişkiyi bir türlü eşitler arası olarak göremedi. Türkiye'nin dönüşüm dinamiklerinin hızını küçümsedi, çifte standarda başvurdu. Kıbrıs meselesi ve vizesiz seyahatten tutun da silah satışı ve ticaret kotaları gibi sayısız başlıkta anlaşmaları ihlal etti. Oysa sınırız bir pazar ve doğu sınırında güvenlik gibi Türkiye'den az artı sağlamamıştı batı da. Türkiye'nin laik demokratik rejiminin bölgedeki Müslüman ülkeler için model oluşturması da cabası.
Pek çok git gelin ardından bir köprü konumuyla Türkiye batı ve doğu arasında yeniden tercihin eşiğine geldi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Salı günü Rusya'ya yaptığı ziyaret ve temaslarda mevkidaşı Vladimir Putin ile verdiği sıcak görüntü işte bu tartışma kapsamında tartışılıyor. Türkiye'nin Suriye sınırını ihlal eden bir Rus uçağını düşürmesinin arıdan kesilen diplomatik ilişkilerinin bu denli hızlı düzelmesi kimi batılı siyasileri kaygılandırıyor. Ama her zaman olduğu gibi üstten bir dille ve nedenler göz ardı edilerek.
Kimse tarihinin gördüğü en büyük terör saldırı altındayken AB'nin ve ABD'nin Türkiye'yi yalnız bıraktığını, Ankara'nın benzer durumlarda hep yaptığı gibi güçlübir destek mesajı bile yayınlamadıklarını konuşmuyor.
ABD başta olmak üzere, kimi Avrupa devletlerinin son bir yılda binlerce sivilin öldürüldüğü terör saldırılarından sorunlu olan PKK, PYD gibi yapılara verdiği açıktan desteği sorgulamıyor.
Dahası, 15Temmuz'da püskürtülen askeri cunta girişimin ardından batının eski müttefikini adeta yalnız bıraktığına hep birlikte şahit olduk. Hatta darbecilerin lideri Fethullah Gülen isimli tarikat lideri hala ABD'de ikamet ediyor ve tüm hukuki argümanlara rağmen Türkiye'ye iade edilmiyor.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi her gün bir Avrupalı ya da ABD'li siyasi Türkiye'yi bir takım bağlaşıklıklardan atmakla tehdit ediyor.
Şimdi söyler misiniz hangi siyasi bunca çifte standardı görmezden gelebilir? Bu tahriklere karşı iç kamuoyu ikna edebilir?
Bereket Türk siyaseti ve kamuoyu hala batıyı önemsiyor, ülkenin yönünü doğuya çevirmeye de kimsenin niyeti yok.
Ne var ki ekonomik ve siyasi paradigmaların ışık hızında değiştiği 21. Yüzyıl dünyasında hiçbir mecburiyet eskisi kadar bağlayıcı değil.
Dolayısıyla bir önceki yüzyıldan kalma kolonyalist kafalar, denize düşen Ankara'nın zaman zaman kendisini soksa da illa batıya sarılacağından o kadar emin olmalılar. Zira Türkiye bata çıka yüzmeyi öğrendi artık. İstediği yöne, istediği kadar ve istediği zaman kulaç atabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.