Avrupa’nın üzerinde engizisyon hayaleti geziyor

Türkiye'ye ve ülkenin seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a karşı Avrupa'da yürütülen kampanya siyasi etiğinin yanı sıra düşünce ve ifade özgürlüğünü de tehdit ediyor.
Akademide, medyada ve kamusal alanda bütün dünyanın terörist olarak tanımladığı PKK'yı eleştirmek ya da 15 Temmuz'daki Fethullahçı askerlerin darbe girişimini karşı olmak "ErdoTürk" şeklinde yaftalanıp tecrit edilmeniz için yeterli.
Avrupa'nın, engizisyon çağını akıllara getiren bu atmosferin mantıki hiçbir zemini yok.
Birincisi, Türkiye'de Fethullahçı girişimine karşı olan ya da PKK'yı terör örgütü olarak görenler yalnızca yüzde 52 oyla seçilen Erdoğan taraftarları değil. Darbe girişiminde de tankların önüne yatanlar da farklı etnik, dini ve siyaseti aidiyetlerden insanlardı.
Yapılan anketlerde de ülkenin yüzde 90'ından fazlası Fethullahçı cuntacıları ve PKK'yı ulusal güvenliğe tehdit terör örgütleri olarak tanımlıyor. Yani Avrupa'nın üzerinde "bugünlerde gezen engizisyon hayaletinin" tanımıyla söylersek nerdeyse tüm Türkiyeliler ErdoTürk.
İkincisi ve daha önemlisi ise, AB adayı, NATO üyesi ve uluslararası toplumun her anlaşmasında taraf olan bir ülkenin meşru ve yasal yollarla seçilmiş siyasi liderinin görüşlerini savunmak niçin "yaptırım" gerektiren bir suç olsun ki?
Evet, doğru duydunuz, Avrupa'nın pek çok kentinde, Türkiye'nin en meşru siyasi aktörünün görüşleri savunmak fiilen yaptırımı olan bir suç!
Bunun son olmasa da dramatik örneklerinden biri geçtiğimiz günlerde Hollanda Yeşil Sol Parti'de yaşandı.
Türkiye kökenli İlhan Tekir isimli Hollandalı siyasetçi, geçtiğimiz ay Volkskrant gazetesine darbecilere karşı Erdoğan'ın sivil demokratik tavrını destekleyen açıklamalarda bulunduğu gerekçesiyle, görüşü dahi dinlenmeden partisinden ihraç edildi.
Parti başkanı Marjolein Meijer, Türkiye'de iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin görüşlerinin Yeşil Sol Partisi'nin görüşlerine taban tabana zıt" olduğunu bu nedenle de ilhan Tekir'in partiden ihraç edildiğini açıkladı.
Meijer ayrıca "Meclis üyesinin yaptığı bu tür açıklamalar, parti içerisinde sıkıntı yaratacağı gibi meclis üyesinin güvenirliğinin de kaybolmasına yol açacaktır" dedi.
İlhan Tekir ise ihraç kararının ardından haklı olarak şaşkın. "Verilen bu karar, 10 yıldır üyesi olduğum Yeşil Sol Parti'nin temel unsurlarından biri olan kendini özgürce ifade edebilme düşüncesine uymuyor" diyor.
Buyurun size ifade özgürlüğü, demokrasi, insan hakları gibi insanlığın ortak birikimi değerler için nice bedeller ödeyen Avrupa medeniyetinden 21. Yüzyıl manzaraları!
Üstelik de baskısından yakındığımız, yabancı düşmanı, islamifobik oryantalistler değil. Diyalogdan, kardeşlikten, enternasyonalizmden, entegrasyondan yana olduğu iddiasındaki Solcular ve Yeşiller!
İster istemez Nazi Almanya'sındaki baskı ve sansürü akıllara getiren bu ayrımcı ve kibirli dalgaya karşı Avrupa'nın cesur tüm özgürlükçüleri mahalle baskısının zincirlerini kırıp birlikte mücadele etmeliler.
Aksi halde, bugün Erdoğan karşıtlığı üzerinden yükseltilen faşizm, Sol ve yeşiller de dahil, Avrupa'nın tüm farklılıklarını ve renkleri birer birer midesine indirecek.