Bu belediyecilikse terör ne?

Türk devleti, 15 Temmuz askeri darbe girişiminin ardından anayasasının ve uluslararası hukukun kendisine tanıdığını "meşru müdafaa" hakkını kullanıp "Olağan Üstü Hal" (OHAL) ilan etti. Tıpkı Türkiye'nin yaşadığı saldırıyla kıyaslanmayacak terör olaylarının ardından OHAL kartını kullanan bazı AB üyesi devletler gibi.
İki aydır OHAL kapsamında, darbe girişimde bulunan eski imam Fethullah Gülen'e bağlı illegal örgütlenmeyle mücadeleye ağırlık veren Ankara, diğer terör gruplarını da unutmuyor.
Türkiye'de tıpkı Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) gibi demokrasiyi ve güvenliği tehdit eden, yüzlerce sivili katleden DAESH ve PKK-PYD gibi yapılar bunlar arasında.
Güvenlik güçleri sahada DAESH'i ve PKK'yı vururken yargı da Türkiye içerisinde bu terör gruplarıyla organik ilişki içinde olan, onlara yardım eden kişi ve kurumları soruşturuyor.
Bu kapsamda, ABD'nin ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin de "terörist" olarak tanımladığı illegal Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) sivilleri katlettiği eylemelerine lojistik destek veren bazı yerel yönetimlere "kayyım atandı." Yani belediyelerin yönetimi "geçici kurullara" devredildi.
Geçici yönetimlere devredilen belediyelerin tamamına yakını, PKK'nın yasal kanadı Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) ait.
PKK ve HDP cephesi, yaşananları "halkın egemenliğine" yönelik bir darbe olduğunu savunuyorlar.
Ancak yönetimi kurullara devredilen belediyelerin sadece son birkaç ayda karıştıkları adli süreçlere konu olmuş fiiler, itirazları boşa çıkartıyor. Zira HDP'li belediyelere oy veren seçmenin beklentisinin aşağıda sırlayacağım işler olmadığı kesin.
23 Ağustos 2015'de Van kentinde bir kamyonda patlayıcı yapımında kullanılan yüzlerce kilo malzeme bulundu. Kamyonun, Van Belediyesi'nde çalışan bir görevli tarafından 'belediye hizmetlerinde kullanılmak' amacıyla kiralandığı ortaya çıktı.
Güvenlik güçleri 4 Ocak 2016'da Mardin Dargeçit Belediyesi'ne ait bir traktörü aradı. Araçta, çok sayıda roketatar, makinalı tüfek ve cephane ele geçirildi.
15 Nisan 2016'da PKK'lıların yine Van kentinde öğrencilerin geçiş güzergâhına yerleştirdiği bombalı tuzak son anda fark edilerek imha edildi. Bomba döşendikten sonra HDP'li belediyenin kabloların üzerine parke yerleştirip tuzağı gizlediği belirlendi.
28 Haziran 2016'da Şırnak kentinin HDP'li Belediye binasında yapılan aramada 19 adet havan topu ve 1 adet tabanca ele geçirildi.
PKK'lı teröristler 10 Temmuz 2016'da Mardin kentindeki bir Jandarma karakoluna teröristlerce patlayıcı yüklü araçla saldırdılar. 2 askerin hayatını kaybettiği saldırıda kullanılan aracın HDP'li Mazıdağı Belediyesi'ne ait olduğu tespit edildi.
Evet, bunlar onlarca örnekte sadece bazıları. Ancak Türk devletinin meşru müdafaa hakkını kullanarak aldığı bu hukuki kararı "siyasete müdahale" olarak tanımlayan bazı AB'li ve ABD'li siyasiler var.
Onlardan biri Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye raportörü ve parlamentonun İlerici Sosyalist ve Demokratlar İttifakı grubundan Kati Piri.
Piri'ye ve geçici yönetimlere devredilen HDP'li belediyelerle ilgili bağımsız bir devletin yargısına müdahale anlamına gelen açıklamalar yapan ABD Ankara Büyükelçisi John Bass'a birkaç soru sormak istiyorum.
1) HDP'li belediyelerin yukarıda saydığım, adli süreçlere konu olmuş fiillerinden haberdarlar mı?
2) Kendi ülkelerinde DAESH'in ya da El Kaide'nin terör eylemlerine lojistik destek sağlayan bir yerel yönetim olsa tavırları ne olurdu?
3) Seçmenine karşı başlatılan terör eylemlerine yardımcı olan kurumlara "yerel yönetim" diyorlarsa, kime terörist diyorlar?