MELİH ALTINOK

Suç ortağı değilse Washington niçin Gülen yükünden kurtulmuyor?

Geçtiğimiz pazartesi akşamı bir sergide Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'u öldüren suikastçının Fetullahçı Terör örgütü (FETÖ) üyesi olduğu üzerinde duruluyor.
Emniyet birimleri, cinayet sırasında aktif bir polis memuru olan teröristin, eğitimini FETÖ okullarında tamamladığı ve bu örgüt mensuplarıyla organik bağının ortaya çıkartıldığını açıkladılar.
Bilindiği üzere, liderliğini halen Pensilvanya'da ikamet eden Fetullah Gülen'in yürüttüğü FETÖ, askeri ve yargı bürokrasisinin yanı sıra emniyet teşkilatında da güçlü bir örgütlülüğe sahipti.
Türkiye'de henüz beş ay önce başarısız bir askeri darbeye kalkışan ve yüzlerce insanı öldüren örgüte karşı Türk devleti sert bir hukuki mücadele yürütüyor. Ancak olağanüstü hale rağmen, 1980'lerin başından devlete sızdıkları ortaya çıkartılan bu çete epeyce yayılmış durumda. Ve olağanüstü hale rağmen örgüt üyelerinin tamamı açığa çıkartılmış değil. Örgütün temel taktiğinin sızma, gizlenme olmasının yanı sıra hukuki prosedürler de bu arınma sürecini yavaşlatıyor.
Suikasttan FETÖ'yü sorumlu tutan yalnızca Ankara değil. Soruşturmayı Türk istihbarat birimleriyle birlikte yürüten Rusya'dan yapılan resmi açıklamalarda da FETÖ'ye işaret ediliyor.
Suikasttan bir gün sonra Moskova'da toplanan Suriye zirvesinden sonra konuşan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlit Çavuşoğlu'nun da ABD'li mevkidaşı Kerry'e hitaben şunları söylediği kaydedildi:
"Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a yönelik saldırının arkasında FETÖ'nün olduğunu hem Türkiye hem de Rusya biliyor."
Peki, örgüt neden böyle bir suikasta kalkışmış olabilir. Hedeflenen ne?
Bu soruya tartışırken, ilkin örgütün bağımsız bir akla sahip olmadığı ve CIA gibi bir takım güçler tarafından yönlendirildiğini akıldan çıkartmamak gerekiyor.
Zira 15 Temmuz'da NATO üyesi Türkiye'de askeri darbeye kalkışan FETÖ'nün lideri ve darbeci askerler halen ABD koruması altında. Washington, Ankara'nın bağlı olduğu AB hukukunu göstererek verdiği güvencelere rağmen yüzlerce inanın katil zanlılarını Türkiye'ye iade etmiyor.
Bu gerçekler ışığında Karlov suikastına dair Türklerin ve Rusların üzerinde hemfikir oldukları nedenler şunlar:
Karlov'u Fetulahçı bir polis memuruna öldürtenler;
1- Uçak düşürme krizinin ardından müthiş bir hızla iyileşen Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmak istiyorlar…
2- 15 Temmuz'daki NATO destekli darbe girişimin ardından ekonomik ve güvenlik alanında Rusya ile yakınlaşan Türkiye'yi "doğu bloğundan" uzaklaştırmak istiyorlar.
3- Rusya'yı kışkırtarak, Suriye'de PKK-PYD'li teröristlere karşı sivilleri koruyan Türkiye'nin varlığına karşı daha sert tavır almasını sağlamayı amaçlıyorlar.
Peki, ABD'nin mevcut yönetimi, Ortadoğu'nun bugünkü dinamiklerini azıcık takip eden herkesin makul ve mantıklı bulduğu bu tezleri niçin peşinen reddediyor? Hangi sebeple suikastın birinci derece faili olan FETÖ'nün adının anılmasının "zararlı" olduğunu söylüyor? Neden, Suriye sorununa çözüm için Rusya da toplanacak konferans öncesi bu cinayeti işleyen katilin, Suriye yanlısı fanatik bir İslamcı olduğuna dünyayı inandırmak için çırpınıyor?
Washington bu kadar kesin konuştuğuna ve koca koca ülkelere, Türkiye gibi bir müttefikine karşı bir terör örgütünün yanında durduğuna göre bildikleri bir şeyler olmalı değil mi?
Tamam, işte biz Türklerin istediği de Washington'un o bilgileri. Hukuk devleti olduğunu söyleyen ABD, AB hukukun bir parçası olan Türkiye'ye FETÖ lideri Gülen'i yargılamak için iade etsin. Delillerini de sunsun. Ve bu terörist de tüm dünyanın gözleri önünde savunmasını yapsın?
Washington'un yapması gereken tek şey bu. ABD vatandaşlarının vergisiyle ülkelerinde yaşayan terörist Gülen'den kurtulmak. Tabii Gülen'in ABD ile ilişkisi hakkında anlatacaklarından korkmuyorlarsa.
ABD'nin Ortadoğu'daki prestijini, 1970'lerdeki Kıbrıs Harekâtı seviyesinin de altına indiren Obama giderayak bir savaş çıkartmak mı istiyor, bilemiyoruz.
Ama ABD halkının ve Ocak'ta göreve başlayacak olan Donald Trump'ın el ele, yeni kıtanın tarihindeki bu kara lekeyi sileceklerine inanmak istiyoruz.
Aksi halde ABD hakikaten Obama'nın ve muktedirlerinin istediği gibi içine kapanacak, Orta Doğu da değil üs açmak, ateş almaya bile gelemeyecek.
Bu sefer iş ciddi.
Demedi demeyin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.