İçe kapanan yeni ABD’nin Türkiye ile ilişkisi nasıl olacak?

ABD'nin yeni Başkanı Donald Trump'ın koltuğuna oturur oturmaz yedi ülkeye vize sınırlaması getirmesi konuşuluyor.
Vize sınırlamasıyla muhatap olan Suriye, Irak, İran, Libya, Somali, Sudan ve Yemen'de ağırlıklı olarak Müslümanların yaşaması ise İslamifobi tartışmalarını beraberinde getiriyor.
Yüksek Mahkeme yeni başkanın kararnamesini askıya aldı. Ne var ki uygulamanın anayasaya aykırılığına karar vermediği için mültecilerin akıbeti belirsiz.
Trump ise ulusal güvenlik ve potansiyel tehdit gerekçeleriyle kendini savunuyor. Fiilen savaş halinde oldukları ülkelerden gelenlerin ABD'de terör eylemlerine soyunabileceklerini söylüyor. Ve ekliyor: "Müslümanlara yönelik değil!"
Vize sınırlaması söz konusu ülkelerin vatandaşlarını kategorik olarak "suçlu" ilan ettiği için sorunlu. "Fiili savaş" gibi tanımlar ise ABD gibi bir ülke için "ciddi" değil.
Ancak bir Müslüman ülkesi olmayan Meksika sınırına duvar projesinin yanı sıra yeni başkanın ticari ve askeri alanda yaptığı çıkışlar da tartışmanın bir içe kapanma perspektifi olduğunu gösteriyor.
Zira Trump ilk iş olarak ABD'yi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'ndan (TPP) çıkardı. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşmasının (NAFTA) gözden geçirilmesi için emir verdi. ABD'nin taraf olduğu tüm diğer ikili anlaşmaların da yeniden gözden geçirilmesini istedi.
Başkan ayrıca, küreselleşmeye karşı açıkça tavır aldı. Dünyadaki ABD şirketlerine, "Ülkeye dönün" çağrısı yaptı.
NATO'nun yükünü ABD diğer ülkelere göre daha fazla üstelenmesinin yanlış olduğunu açıkladı. Artık Ortadoğu'da yönetimleri dizayn etmeye soyunmayacaklarını söyledi.
Tüm bu gelişmeler, Trump'ın başkanlık konuşmasında yaptığı "Önce Amerika" vurgusunun bir içeriye dönüşe işaret ettiğinin göstergesi.
Peki, bu durum, Obama yönetiminde iyice gerilen ABD Türkiye ilişkilerini nasıl etkileyecek?
Ticari açıdan bakarsak, ABD'nin tüm anlaşmaları gözden geçirmesi tüm gelişmekte olan diğer ülkeler gibi Ankara için de fırsatlar yaratabilir.
Ancak yeni dönemin asıl sonuçlarının siyasi ve askeri alanda kendini hissettireceği ortada.
Bugüne değin müttefiki olmasına karşın Türkiye, ABD destekli askeri darbelerden çok çekti. Washington'un PKK-PYD gibi terör örgütlerine verdiği desteğin yanı sıra Fetullahçılar gibi vesayet gruplarını kollaması da cabası.
Trump'ın "eve dönüş" perspektifiyle Türkiye'nin ABD için bölgedeki rolünün daha da önem kazanması beklenebilir. Bu gelişme iki ülkenin ilişkilerini daha eşit ve rasyonel bir zemine oturtacaktır.
Türkiye kamuoyunun genişçe bir kesiminin beklentisi de bu yönde.
Trump'ın Müslümanları rahatsız eden kimi açıklamaları hoşnutsuzluk yaratmış olsa da umutlar korunuyor. Herkes Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la Trump'ın önümüzdeki aylarda gerçeklemesi beklenen ikili görüşmesini merakla bekliyor.
İki liderin buluşması kuşkusuz yalnızca Türkiye için değil, tüm Müslüman ülkelerin önümüzdeki dönem ABD ile ilişkilerinde belirleyici olacak.
Bu yüzden Trump'a karşı pozisyonlar tercih edilirken aceleci olmamakta herkes için yarar var.