MELİH ALTINOK

Ya Türkiye ya PKK-YPG

Soğuk Savaş'tan galip çıkan ABD'nin yıllarca süren tek kutup pozisyonu Obama döneminde epeyce sarsıldı.
Rusya, Çin, Türkiye ve Avrupa Birliğinden ayrılan Britanya gibi "yeni basınç merkezlerinin" oluşmaya başladığını gören ABD Başkanı Donald Trump ise son derece cesur. Bu sürecin ancak ikili ilişkilerin yeniden düzenlenmesiyle ülkesi lehine dengelenebileceğini düşünüyor.
Bu yüzden, ekonomik ilişkilerde dahil Obama yönetiminin kurduğu tüm anlaşmaları radikal biçimde gözden geçireceğini açıkladı.
Daha seçim döneminde ülkesinin NATO'daki rolünü sorgulayan yeni Başkan göreve gelir gelmez de Obama'nın bir fiili durum yarattığı İran'la köprüleri attı.
Ardından da Suriye'de Türkiye'nin tezlerini ciddi bir alternatif olarak masada değerlendirmeye başladı. Suriye'deki iç savaşın yükünü neredeyse tüm dünya adına omuzlayan Türkiye'nin güvenli bölge önerisi bunlardan en önemlisi.
Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la geçtiğimiz günlerde yaptığı telefon görüşmesinde de gündeme gelen konuyla ilgili olumlu bir tavır sergiliyor.
Ne var ki ABD, Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekâtında DEAŞ'tan temizlediği alanın haricinde kalan ve terör örgütü PKK'nın Suriye kolu YPG'nin kontrolündeki alanlarla ilgili net tavrını henüz açık etmedi.
Trump'ın Suriye politikasını netleştirmek için, Türkiye'deki 16 Nisan referandumdan çıkacak sonucu beklediği yorumları yapılıyor. Referandumdan "evet" çıkması halinde, Suriye'de güvenli bölge tezinin sahibi Erdoğan'ın elinin güçleneceğini ve bunun da PKK-YPG'yi zora sokacağını bizzat terör örgütünün yöneticileri dile getiriyorlar.
Peki, bir süredir Ankara ile yürüttü sıcak ilişkilerin Washington'u telaşlandırdığı bilinen Putin'in Türkiye'nin Suriye'deki güvenli bölge önerisine yaklaşımı ne?
Moskova da ABD gibi Suriye'de uçuşa yasak bir güvenli bölgeye sıcak bakıyor. Ancak Moskova buradaki PKK-PYD kartını Obama'nın ardından Trump'a da kaptırmak istemiyor. Bu nedenle yalnızca Türkiye'nin DEAŞ'tan temizlediği alanın değil, tüm Kuzey Suriye'nin güvenli bölge olması gerektiğini savunuyor. Bu da Kuzey Suriye'de kanton adını verdiği terör üsleri oluşturan PKK-YPG'ye uluslararası bir kalkan anlamına geliyor.
Ama PKK-PYD'ye fiilen destek verip ABD'ye karşı Suriye'de el yükseltmeyi planladığı anlaşılan Putin, son dönemde yakınlaştığı Türkiye'yi Trump'a doğru iteklemiş olacağını daha ciddi şekilde değerlendirmeli.
Çünkü Türkiye için, 50 bini aşkın vatandaşının ölümünden sorumlu olan PKK-PYD, masada emperyal hedefler uğruna taviz verilecek bir ayrıntı değil, varoluş mücadelesinin en ciddi tehdidi.
Ortadoğu'da güçler dengesini lehlerine çevirmeye çalışan Putin de Trump da Türk devletinin ve halkının bu hassasiyetini görmek zorundalar.
Aksi halde yenidünya düzeninden pay alayım derken Türkiye'nin işbirliği de dahil olmak üzere Ortadoğu'da ellerinde ne varsa kaybedecekler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.