MELİH ALTINOK

AB cazip olmaya çalışacağına huysuz bir ihtiyar gibi davranıyor

Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki müzakereler ve dahası tüm diplomatik ilişkiler bir süredir sallantıda.
AB'nin, Türkiye'deki 15 Temmuz darbe girişiminde, kendisiyle müzakere yürüten seçilmiş hükümeti, Cumhurbaşkanını ve Türk halkını yalnız bırakması bardağı taşırdı.
Darbe girişiminin ardından AB ülkelerine sığınan yüzlerce kişinin katili darbeciler, anlaşmalar yok sayılarak Ankara'ya iade edilmiyor.
Birlik ve kurumları, tüm bunların üzerine 16 Nisan referandumunda Türkiye'nin içişlerine açıkça müdahale ederek tüm iyi niyet kırıntılarını da yok ettiler.
Fransa'daki OHAL'i görmeyen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin (AKPM), ülkedeki OHAL'i gerekçe gösterip Ankara'yı yeniden denetim sürecine alınmasıyla da tüm köprüler atıldı.
Peki, bundan sonra ne olacak?
Bu sorunun Türkiye açısından pek çok alternatif yanıtı var.
Birincisi, bugüne değin zaten serbest dolaşım gibi pek haktan mahrum bırakılarak yürüyen Türkiye, Gümrük Birliği'nde yoluna aynı şekilde devam edecek.
Ancak Ankara bu kez, AB'den gelen açıklamalarla üyelik umudundan büyük oranda vazgeçtiği için kendisi yeni rotalar da arayacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Mayıs ayı içerisinde Hindistan'ın ardından Rusya, Çin ve ABD'ye yapacağı ziyaretler bu arayışın bir göstergesi.
Erdoğan'ın bu geniş ittifak ve işbirliği perspektifi yalnızca ekonomik ve siyasi alanlarla sınırlı değil.
NATO üyesi olan Türkiye'nin, 15 Temmuz'da batıdan gördüğü düşmanlığın ve içine terk edildiği yalnızlığın ardından Rusya'dan hava savunma sistemi almak için görüşmelere başlaması da gözden kaçmamalı.
Rus malı S400'lerle ilgili satışın, Erdoğan'ın Putin'le Soçi'deki görüşmede karara bağlanması bekleniyor.
Kısacası bugüne değin AB olmadan var olan Ankara bundan sonra da dünyanın yarısından fazlasını oluşturan "doğu pazarını" ihmal etmeden yolun devam edecek.
Kuşkusuz, Türkiye ABD ilişkileri de, Trump'la birlikte eskisine göre daha verimli olacak.
Görüldüğü üzere, bu durumda asıl düşünmesi gerekenin AB.
Zira Birleşik Krallık gibi bir devin birlikten ayrılmasıyla dünya rekabetindeki ve siyasetindeki gücünü enikonu kaybeden birlik artık bir çekim merkezi değil. Sadece ve sadece kotalarla, mali ve siyasi yükümlülüklerle bunaltan faydasız bir kulüp!
Bırakın yenidünya piyasasında iddialı olarak yarışabileceği "silahlara" sahip olmayı, köhneyen Avrupa kentlerini imar etmekten bile acizler.
Londra'nın seçtiği gibi, artık yoluna AB'nin prangaları olmadan ikili anlaşmalarla devam etmek isteyen siyasi eğilimler de güç kazanıyor.
Buna karşın birliğin aklına gelen tek çare, yükselen sağa popülizme ve radikalizme tavizler vererek günü kurtarmak. Avrupa'yı var eden evrensel değerleri çiğnemek, genişleme perspektifinden vazgeçip içe kapanmayı tercih etmek…
Tıpkı Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn'ın son "Türkiye'nin AB rüyası şimdilik bitti" türünden çıkışında olduğu gibi kibrini büyütmek.
Gelin görün ki, maksadı farklı olsa da Hahn aslında farkında olmadan doğru söylüyor.
Evet, 2030 projeksiyonlarında dünyanın ilk on beş ekonomisi arasında sayılan Türkiye uykudan uyandı, masallarla, hayallerle işi bitti.
AB ise şımarıklık yapmaya devam ederse Türkiye gibi gelecek vadeden, genç ve dinamik üye adaylarını rüyasında bile görmeyecek!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.