Manhattan saldırısından sadece birkaç gün önce
DEAŞ artık ismini herkesin bildiği bir terör örgütü. Türkiye'nin de aralarında olduğu pek çok ülkede yüzlerce sivilin ölümünden sorumlu.
Militanlarının Tıpkı Hasan Sabbah'ın "haşhaşileri" gibi, nerede ne zaman ortaya çıkacakları ve kimi öldürecekleri bilinmiyor, engellenemiyor. Ya da en azından sizlere, bizlere öyle söyleniyor.
Son olarak birkaç gün önce Manhattan'da bisiklet yoluna giren bir saldırgan 8 Amerika vatandaşını öldürdü 11'ini ise yaraladı. Saldırıyı DEAŞ üstlendi.
Katliam üzerine tüm dünyadan kınama mesajları gelirken ABD Başkanı Donald Trump yaptığı açılamada şunları söyledi.
"IŞİD'in [DEAŞ] Ortadoğu'da ve başka yerlerde yenilmesinden sonra ülkemize geri dönmesine veya girmesine izin vermemeliyiz. Yeter!"
Hafta başında BBC'nin yayınladığı belge ve görüntüler ise DEAŞ'la ilgili bu klişe açılamalara gölge düşürecek cinsten.
Dünyada büyük yankı uyandıran ancak her nedense ABD medyasında fazla yer bulamayan habere göre, ABD ordusu Suriye'nin Rakka kentinde kirli bir anlaşma yaptı.
Kanalın yayımladığı görüntülerde, yüzlerce DEAŞ'lı terörist ABD ordusunun ve PKK-YPG'li teröristlerin kontrolünde Rakka'yı terk edişleri görülüyor. Silahları ve aileleriyle birlikte…
Üstelik teröristleri taşıyan tırların şoförlerine ödemeyi bile ABD yapmış!
BBC'ye konuşan görgü tanıkları ve operasyonda görev alanlar, ABD'nin bu kirli anlaşmadaki rolüne açıkça şahitlik ediyorlar.
Konuyla ilgili soruları yanıtlayan ABD liderliğindeki DEAŞ'a Karşı Uluslararası Koalisyonun Sözcüsü Albay Ryan Dillon iddiaları yalanlayamadı. Ancak operasyonu ABD'nin organize etmediğini, sadece "takip etmekle" yetindiklerini söyledi.
Pardon ama Albay Dillon'un "takip etmek" derken neyi kast ettiğini tam anlayamadık?
Öyle ya ABD Başkanı Manhattan katliamı sonrası saldırganın özel bir hukukun uygulandığı Guantanamo üssünde yargılanması gerektiğini söyleyecek… "Green Card sistemini sorgulamalıyız" diyecek… "idam" vurgusu yapacak…
Ama sözüm ona DEAŞ'ın doğduğu yer olan Orta Doğu'da bitirmek için oluşturulan askeri gücün komutanı, bölgede teröristlerin yer değiştirmesine hakemlik yaptıklarını söyleyecek.
Albayın muhtemelen daha fazlasını itiraf etmeye yetkisi yoktur. Ama daha üst düzey bir yetkili ve mümkünse siyasi sorumluluğu olan bir yönetici olan biteni ABD halkına ve DEAŞ'ın canını yaktığı bizlere açıklamalı…
ABD hangi teröristlerle pazarlık yapıyor hangileriyle yapmıyor?
ABD ordusu DEAŞ'ın hangi unsurlarını vuracağına nasıl kara veriyor?
Bu konuda belirleyici olan, vergileriyle Orta Doğu'da operasyon yapılan ABD seçmenine verilen sözler mi?
Yoksa ABD güçlerinin yegâne motivasyonu, PKK-PYD gibi başka terör örgülerinin DEAŞ'la yaptığı alan değişimi anlaşmalarının geleceği mi?
Biz doğulular, bu soruların yanıtlarını çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla ikna edilmemiz çok zor.
Ama artık ne söylenirse söylensin, Washington'un DEAŞ'la mücadele iddiasına ABD'lilere inandırması da eskisi kadar kolay olmayacak…
Dahası, sık sık başka devletlerin yönetimlerini uluslararası teröre destek vermekle suçlayan Washington'ın bizzat kendisi aynı suçlamayla muhatap olacak.
Başkan Trump Pentagon'un işlerinin siyasi bedelini nereye kadar üstlenmeye devam edeceği merakla takip ediyoruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.