MELİH ALTINOK

Amerikan kamuoyu tehlikenin farkında mı?

Fetullah Gülen'in çetesine (FETÖ) üye olanların en önemli yetenekleri kimlik değiştirmek.
Örneğin görevi örgütlendikleri dindar tabanı etkilemek olan Fetullahçılar adeta birer mollaydı.
Örgüt dev mali gücüne ulaşmak için kurduğu ekonomik zincirde de "himmet" gibi İslami terminolojiye ait kavramları kullanıyordu.
Örgüte kazandıracakları çocukları ailelerinden almak için "türbanlı ablaları," "sünnetli bıyık bırakmış abileri" kullanılıyordu.
Kandırılan ailelerin onayıyla Fetullahçılara teslim edilen telkine açık çocuklar da, içeriği tartışmalı yoğun bir dini eğitimden geçiriliyordu.
Ardından da içlerinden bazıları devlette görevlendirilmek için seçiliyordu. Ancak Türk devletinin yapısı ve pratikleri laik olduğu için örgüt, askeri ve güvenlik bürokrasisine sızacak elemanlarına seküler davranmaları telkin ediliyordu.
Özellikle asker olan Fetullahçılardan eşlerinin başlarını açması, yemeklerde ve davetlerde alkol almaları isteniyordu
Çünkü savaşta "amaç" için her türlü "araç" kullanılabilirdi.
Bu yöntemle güvenlik soruşturmalarında "radikal" diye sınıflandırılmaktan kurtuldular, rütbe almayı başardılar ve yıllar içinde generalliğe kadar yükseldiler.
Aynı zamanda liberal ve özgürlükçü kesimlerin gözünü de çizdikleri "ılımlı" profille boyuyorlardı.
Ancak oynadıkları oyun devletin bu yapının insan kaynağı olan özel eğitim kurslarını denetlemek için yargısal hamleler yapmasıyla bozuldu.
O ana kadar başı önünde uyumlu birer dindar gibi davranan Fetullahçılar hırçınlaştılar ve düğmeye "erken basıp" hata yaptılar.
17-25 Aralık 2013'teki yargı darbesinde olduğu gibi, polis ve yargıdaki tüm örgütlenmelerini deşifre edecek bir işe kalkıştılar.
Ve 15 Temmuz 2016'da ordu içindeki militanlarını sokağı çıkartıp sivil halktan tokadı yiyince de dünyanın dört bir yanına dağıldılar.
En çok da, liderlerinin yaşadığı ABD'ye!
Ancak yeni kıtaya ayak basar basmaz, Fetullahçı kadınlar yine başlarını açtı, erkekler de "badem" denen bıyıklarını ya kestiler ya da keçi sakala çevirdiler. Dini terminolojiyi unutup, seküler bir muhalif formuna büründüler.
Yani yine o müthiş değişim ve uyum kabiliyetlerini konuşturdular.
Şimdi her biri ABD'deki Türkiye aleyhine açılan davaların aranan tanıkları.
Tıpkı Türkiye'de 17-25 Aralık hukuk darbesi sürecinde tutuklanıp "Hiçbir bilgim ve alakam yok" diyerek soruşturmadan sıyrılan Polis Hüseyin Korkmaz gibi.
Bu Fetullahçı militan şimdi "hiçbir ilgim ve bilgim yok" dediği davayla ilgili olarak ABD yargısına "her şeyi biliyorum" diyerek şahitlik edebiliyor.
Üstelik ABD'nin ulusal güvenliğinden sorumlu FBI'dan 50 Bin Dolar aldığını, New York Savcılığı'nın ev kirasını ödediğini ve 900 Dolar da yardımda bulunduğunu itiraf ettiği halde!
Bu radikal militanın, küresel terörle mücadele ettiğini söyleyen ABD'den çalışma izni aldığını da unutmadan hatırlatalım.
Evet, ABD istihbaratının, pek çok kez yaptığı gibi, uluslararası alandaki rakip bir devleti sıkıştırmak için bu radikalleri kullanma riskini üstlendiği ortada.
Peki, ABD kamuoyu, uzun vadeli bir hedef için devletlerinin oynadığı bu oyunun kendileri için nasıl bir maliyet ve güvenlik açığı doğurduğunun farkındalar mı?
Seçtikleri siyasilerinden, senatörlerinden, garip ilişkilere soyunup Fetullah Gülen taraftarlığına soyunan yargıçlarından, savcılarından bu kadar mı eminler?
Her terör saldırısının ardından "radikalizm" eleştirisi yapan ancak ülkeye seve seve sokulan bu radikallere ses çıkartmayan, dahası onları öven medyalarından hiç mi şüphelenmiyorlar?
Ah kardeşlerim, keşke daha çok dikkatini çekemeye başarabilsek. Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunuzun farkında bile değilsiniz.
Çünkü bu kez kullanılan tetikçiler, Afganistan'daki, Irak'taki ya da Suriye'deki radikaller gibi "dışarıda" değiller.
Ta içinizdeler, Pensilvanya'da, Minesota'da, New York'ta, Teksas'da, California'da, Colorado'da, yanınızdaki evde, metroda, iş yerlerinizdeler…
ABD istihbaratının Rusya 'ya karşı kurup büyüttüğü Afgansitan'daki radikallerin 9/11'de neler yapabildikleri düşünülünce, hızla sisteme entegre olan Fetullahçıların potansiyelini tahmin etmek zor değil.
Henüz bir buçuk yıl önce, 15 Temmuz'da bu yapının terör saldırılarında 250 canını kaybeden Türk kardeşlerinize kulak verin, tabii pişman olmak istemiyorsanız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.