Putin bunu niye yapsın ki?

Mart başında İngiltere'nin Salisbury kentinde 66 yaşında bir adam ve kendisini ziyaret gelmiş olan 33 yaşındaki kızı, bir parkta baygın halde bulundular.
Baba kıza ilk müdahaleyi yapan polis memurlarından biri kimyasal maddeden etkilenerek hastaneye kaldırıldı.
Polis, soruşturmanın ardından adının Sergei Skripal olduğu açıklanan adamın ve kızı Yulia'nın Rusya'da üretilen bir tür sinir gazıyla zehirlendiklerini açıkladı.
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson bir adım daha ileri giderek yaşananın sıradan bir cinayet olmadığını, hedefin bizzat İngiltere olduğunu söyledi. Ardından da açıkça Putin'in adını andı!
Peki, kimdi bu 66 yaşındaki esrarengiz ölü?
Çok geçmeden olayın derinliği anlaşıldı. İki ülke arasında derin bir diplomatik krize yol açan Skripal, İngiliz istihbarat servisi MI6 adına casusluk yaptığı iddiasıyla Rusya'da yıllarca hapis yatmış bir Albaydı. Hapisten çıkar çıkmaz da İngiltere'ye yerleşmişti.
Skripal'ın zehirlenmesinin ardından çığ gibi büyüyen kriz, ABD'nin ve pek çok Avrupa ülkesinin onlarca Rus diplomatı sınır dışı etmesiyle de içinden çıkılmaz hale geldi.
Öyle ki NATO bile sürece dahil olup tavrını netleştirdi ve 7 Rus diplomatın akreditasyonunu iptal etti.
Ne var ki Putin'in niçin böyle bir işe kalkışmış olabileceğine dair henüz mantıklı bir açıklama duyabilmiş değiliz.
Moskova iddiaları şiddetle reddediyor. Kremlim Sözcüsü Dmitry Peskov da bir TV bir röportajında "Moskova'da eski bir İngiliz casusu Land Rover'la ezilse, araç İngiliz markası diye MI6'i mi suçlayacağız" diyerek işin komikliğine vurgu yapıyor.
Geçmişte zehirle suikast denildiğinde ilk akla gelen Ruslar bu kez itirazlarında haklı görünüyorlar.
Çünkü Brexit kararıyla AB'den çıkmasının ardından ikili anlaşmalarla yeniden diplomatik yayılmacılık perspektifini raftan indiren İngiltere, Moskova ile hiç olmadığı kadar yakın düştü.
Ayrıca, iki devletin Orta Doğu'nun yanı sıra Asya Pasifikteki çıkarları da, ABD ve aynı eksende ilerleyen AB karşısında ortaklaşıyor; en azından çatışmıyor.
Kaldı ki Putin'in "aktif olmayan" eski bir casus için kendisini uluslararası arenada zora sokacak böylesine bir riski almasının anlamı yok. Hele hele anketlerde yüzde 70 aşan bir oranla seçimi kazanacağının kesinleştiği ve her şeyden çok "meşruiyete" ihtiyaç duyduğu bir dönemde…
O halde bu cinayeti kim niye işlemiş olabilir?
Kısa süre önce benzer bir provokasyona sahne olmuş bir ülkenin gazetecisi olarak aklıma ilk gelen adres ABD derin devleti.
Hatırlayın, Türkiye'nin Suriye'de bir Rus savaş uçağını düşürdüğü günlerdi. Gerginliğin hat safhaya vardığı günlerde Ankara'daki Rus Büyükelçisi Andrey Karlov Türk polisi üniforması giymiş bir tetikçi tarafından katledildi.
Bereket savaş edeni sayılabilecek bu gelişme karşısında Putin soğukkanlılığını korudu. Rusya, Türk yönetiminin böylesi bir hamleye kalkışması için ortada bir sebep olmadığını anladı. Zaten çok geçmeden de katilin, 15 Temmuz'da Türkiye'de bir askeri darbeye kalkan ve ABD'de korumaya alınan İmam Fetullah Gülen'in bir tetikçisi olduğu ortaya çıktı.
Karlov suikastıyla amaçlanan, Türkiye'nin Rusya ile arasının düzeltilemez şekilde bozulup, Ankara'nın Suriye politikasında ABD'ye teslim olmasıydı…
Tıpkı şimdi cinayet mahalline bir tek Rus bayrağının bırakılmadığı Skripal cinayetiyle, İngiltere'nin fiilen yan yana geldiği Moskova'dan uzak tutulmasının amaçlanmış olabileceği gibi.
Londra, Brexit oylaması öncesi mesajlarını, İngiltere sokaklarını kana bulayarak verenlerin bu kez de ellerine zehir almış olabilecekleri ihtimalini göz ardı etmemeli ve Moskova ile diyaloğu kopartmamalı.