MELİH ALTINOK

Türkiye’de çanlar bürokratik oligarşi için çalıyor

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923'te, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirası üzerine kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, yüzüncü yılının son dönemecine girdi.
Hafta başında da, 24 Haziran seçimlerinde yüzde 52,5 oy alan Tayyip Erdoğan ülkeyi 2023'e taşıyacak "Cumhurbaşkanlığı Kabinesi"ni açıkladı.
Erdoğan'ın "altın kadrosu" pek çok açıdan önemli.
16 Nisan 2017 referandumuyla parlamenter sistemden başkanlık hükümet modeline geçişi kabul eden Türkiye'de kabine artık daha işlevsel bir rol üstelenecek
Parlamenter sistemde yürütmenin faaliyetlerine katkısından çok iktidar partilerinin iç dengeleriyle alakalı olan bakanlıklar, asıl işlevine kavuşacak.
Bu hedef doğrultusunda yeni sistemin ilk kabinesinde ağırlığı siyasetçiler değil, uzmanlar oluşturuyor. Örneğin Eğitim Bakanı özel sektör deneyimi olan bir profesör oldu. Yine Sağlık Bakanı da özel hastane yöneticiliği yapan bir akademisyen…
Erdoğan'ın 16 kişilik ekibinde sayıları sınırlı tutulan siyasetçiler de geçtiğimiz hükümet dönemindeki bakanlık görevini başarıyla yürütmüş, genç ve reformist isimler.
Kabinenin bu farklı yapısı, Erdoğan'ın kemikleşmiş oy kitlesiyle rahatça hükümet kurabildiği bir sistemden neden vazgeçtiği sorusuna da en iyi cevap.
Zira Cumhurbaşkanı, bu yeni hükümet modelini seçmene önermesinin esas gerekçesinin icraatları yavaşlatan bürokrasiyi yok etmek olduğunu sıkça vurguluyor. Sandıkta seçmeni ikna etmeyi çok iyi bilen bir siyasetçi olduğu için de kendisine güveniyor, risk alıp el büyütüyor.
Gerçekten de Türkiye, özellikle ilk çok partili demokrasi deneyimini askeri darbeyle kesildiği 27 Mayıs 1960 yılından beri adeta bir "bürokrasi Cumhuriyeti." Ülkeye kalkınmayı değil korumacılığı hedefleyen bir yol çizen askeri-sivil elit, o günden beri siyaset kurumunu imar faaliyetlerin alanına hapsedip siyaseti belirledi.
Peki, Türkiye'de sandıkta ciddi bir karşılığı olmayan ancak askerin desteğiyle ülkenin asıl iktidarı olan bu bürokratik sınıf, Erdoğan'ın 16 yıllık iktidarında tasfiye edilemedi mi?
Evet, Erdoğan, halkın oylarıyla belirlenen siyasal iktidarı, askeri ve sivil bürokratik vesayet karşında hak ettiği güçlü pozisyona kavuşturduğu. Ancak sözü edilen sorun, kişilerin ya da kurumların değil, sistemin ürettiği bir alışkanlık. Türkiye'ye, rakipleri tarafında dikildiği için dar gelen gömleğin neden olduğu bir hastalık…
Yani, yüzüncü yılına doğru ilerleyen Türkiye'ye dinamizm kazandıran yeni sisteme yönelik itirazlar sanıldığının aksine yalnızca politik sebeplerden kaynaklanmıyor.
Türkiye'de ayrıcalıklarını kaybeden kesimlerin bugünlerde batıya dönüp "içe kapanmacı bir dönem başlıyor, batıdan uzaklaşıyoruz" diye haykırmalarına bakmayın siz.
Tam aksine, yönetim sistemine hız ve dinamizm katan Türkiye yeni dönemde rasyonel bir aktör olarak rakipleriyle daha sağlıklı bir ilişki kuracak. Safralarından, rekabetten korkan sınıfsal tortularından kurtulacak.
Mantık da bu projeksiyona işaret ediyor… Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kurmaylarının batıyla ilişkileri önemsediklerini ortaya koyan açıklamaları da.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.