Nur Özkan Erbay

Washington, Suriye için hareketleniyor

Seçim gündemi, ekonomide "Mali Uçurum" tartışmaları, İsrail'in Gazze Saldırısı, BM'deki Filistin oylamasının ardından Suriye son birkaç gündür ABD'nin gündeminde yeniden üst sıralara tırmandı.
Zira, dün NATO Zirvesi'nde karara bağlanan Patriot Füzesavar Sistemi'nin Türkiye'ye konuşlandırılması ile hareketlenen süreçte ABD yönetimi de kapalı kapılar ardında Suriye politikasını revize ediyor.
Bugüne kadar sürdürülen politikada; süreci uzaktan izleyen, müttefiklerler koordinasyonu sürdüren, muhaliflere yardımda tasarruflu ve ihtiyatlı davranan Washington somut olarak henüz ne yönde bir aksiyon planını öngördüğünün sinyalini vermiş değil. Öte yandan, Obama'nın önceki gün Esed'e kimyasal silahların kullanımı konusunda yaptığı uyarı ve Beyaz Saray'ın "kimyasal silah kullanımı konusundaki endişelerimiz artıyor, bu bizim için kırmızı çizgidir" mesajlarını üst üste yinelemesi ile "deterrence" caydırıcı argümanları son dönemde artırdığı görülüyor.
Peki ABD'yi harekete geçiren ya da geçirecek olan motivasyonlar neler? Birincisi, uzun bir süredir Suriye konusunda farklı bir mesaj duyamadığımız ABD yönetiminin gelinen noktada müttefiklerini daha fazla oyalayamayacağı sıklıkla yapılan uyarılar arasında. Diğer yandan ise yönetimde ve Kongre'de ABD'nin Suriye konusunda bir "oldu bittiye gelmesi" ihtimali karşısında daha etkin bir rol alması gerektiğini düşünenlerin sayısı bir hayli fazla. Özellikle Kongre nezdinde bu sesin artarak yükselmesi Beyaz Saray'ın karar verme sürecini hızlandırmasında en önemli etkenlerin başında geliyor.
ABD yönetiminde resmi söylem her ne kadar başından beri olası bir askeri bir müdehale, uçuşa yasak bölge tartışmalarından bağımsız olarak sürdürülse de bu alternatiflerin Pentagon, CIA, Beyaz Saray üçgeninde uzun bir dönemdir istişare edildiğini biliyoruz.
Bu konuda çok önemli bir gelişme olarak değerlendirebileceğimiz bir diğer husus Senato'nun Suriye konusunda dün onayladığı bir yasa düzenlemesi. Sözkonusu düzenleme uyarınca, 100 üyeli ABD Senato'sunun 92 üyesi Pentagon'dan, Suriye'de askeri açıdan neler yapılabileceğine dair kapsamlı ve (classified) gizli olarak sınııflandırılmış bir rapor hazırlamasını talep etti.
Yasa düzenlemesi herhangi bir şekilde savaş yetki talebi ya da açık bir şekilde Esed'in görevi bırakma çağrısını içermese de "Obama'nın Suriye konusunda atacağı adımların güçlendirilmesini" amaçlıyor. Yeni düzenleme yine ABD'nin olası bir kara harekatına müdahil olmaması gerektiğinin altını çizerken, ABD'nin askeri ve mali açıdan olabilecek en asgari düzeyde zarar görmesini öngörüyor.
Pentagon'dan hazırlanması istenen bu gizli raporda, ABD'nin ihtiyaç duyacağı kaynaklara ilişkin ayrıntılı bir değerlendirme, en az 3 farklı askeri seçenek üzerine verimlilik değerlendirmelerinin yapılması da isteniyor. Buna göre; Patriot füzelerinin Suriye'ye komşu ülkelere konuşlandırılması, Suriye'de nüfusun yoğun olduğu merkezlerde uçuşa yasak bölge oluşturulması ve Esed'in hava gücünü zayıflatmayı hedefleyen kısıtlı hava saldırılarının düzenlenmesi yönündeki seçeneklerin de raporda yer alması isteniyor.
Adı açıklanmayan kıdemli bir Senatör sözkonusu yasa düzenlemesi ile ilgili yaptığı açıklamada bunun ABD'nin mevcut Suriye politikasına yönelik Kongre'de artarak devam eden huzursuzluğun ve tatminsizliğin bir işareti olduğunu belirtti.
Diğer yandan, her ne kadar henüz resmi olarak tanımamış ve silah yardımına onay vermemiş olsa da ABD'nin Suriye muhalefetine desteğini önümüzdeki günlerde artırması bekleniyor.
ABD'nin yeni dönem Orta Doğu politikası nelere gebe?
Seçim gündemini geride bırakan Washington şu günlerde düşünce kuruluşlarının yeni dönem Amerikan Dış Politikasına ilişkin yoğun toplantı trafiğine sahne oluyor.
Bu toplantılardan önemli bir tanesi de dün Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı SETA-DC'de gerçekleştirildi. Uluslararası Kriz Grubu Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Rob Malley, New America Foundation Orta Doğu Barış Gücü Direktörü Leila Hilal, Ulusal İran-Amerikan Konseyi Başkanı Trita Parsi ve SETA-DC Direktörü Erol Cebeci'nin konuşmacı olarak katıldığı toplantıda Obama'nın ikinci döneminde Orta Doğu'daki dış politikasına ilişkin projeskiyonlar ele alındı.
Yeni dönemde ekonomi başta olmak üzere iç politikaya dönük çözülmeyi bekleyen sorunlara ağırlık verecek olan Obama'nın Orta Doğu politikasında ise stratejik çıkar temelli hedefini devam ettireceğini belirten uzmanlar Orta Doğu'ya yönelik politikasında mevcut pozisyonunu devam ettirmesi halinde ise bunun bir dizi problemi beraeberinde getireceğine dikkat çekti.
New America Foundation'dan Leila Hilal, Obama'nın ilk döneminde ABD'nin Orta Doğu'da Bush sonrası oluşan kötü imajının tamiri ile uğraştığnı ve bunun başlarda olumlu sonuç verdiğini belirtti. Hilal, ikinci dönemde aynı stratejik hedeflerin ve politikanın devamı halinde ülke-soruna denklemine göre değişen problemlerin baş gösterebileceğini söyledi.
Obama'nın yeni dönemdeki Orta Doğu politikasında, öncelikli çıkarların ne olduğu ve hangi spesifik sorunla nasıl baş edileceği merkezinde yoğunlaşacağını ifade eden Malley ise "ABD'nin yıllarca İslamcılarla ilişkisini kesmesinin faturasını ödediğini" ve şimdi de "onları fazlasıyla kucaklamak zorunda olduğunu" söyledi.
ABD'nin Suriye konusunda askeri bir seçeneğin kullanılması halinde bunun sonuçlarını öngöremediğini ve bundan dolayı endişeli olduğunu, Irak benzeri bir senaryonun gerçekleşmesinden çekindiğini belirtti.
Obama'nın ilk döneminde sergilediği pragmatik yaklaşımın başlarda etkili olduğunu kaydeden Cebeci ise, Arap Baharı ile "ABD'yi arkasına alan bölge düzeninin sarsıldığını" yeni dönemde yeni bir dilin geliştiğini bunun da bölge halklarının sesi olduğuna dikkat çekti. Yeni dönemde ABD'nin bölgede risk almaktan kaçınan pozisyonunu uzun vadede sürdüremeyeceğini vurgulayan Cebeci, ABD'nin bölgede yer yer liderlik rolünü de üstlenmesi gerektiğini söyledi. Cebeci, ABD'nin Suriye'de bu rolü üstlenmeye yanaşmadığını ancak İsrail'in dışındaki konulara aldırış etmeyen bir politikanın ABD'nin bölgedeki rolüne zarar vereceğine işaret etti.


@nurozkanerbay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.