Nevruz bekleneni verdi mi?
Bu iyi bir beklenti… Ama Öcalan'ın silah bırakma konusunda daha önce işaret ettiği husus, PKK yöneticilerinin bu konuda toplanıp karar alması yönündeydi. Sonuçta karar tek başına Öcalan'a ait değil. PKK ve Kandil de inisiyatif alıyor. Orada daha farklı güçlerin devrede olduğu biliniyor.
Bir taraf ise mesajlar ile birlikte Kürt Siyasi Hareketinin beklediği reform ve değişimlerin gerçekleştirilmeye başlanmasını bekledi. Bu da çok gerçekçi değil. Zira yasal düzlemde bugüne kadar çok adım atıldı. Askeri darbe ürünü anayasal düzenin izin verdiği ölçüde sosyolojik azınlıklar konusunda çok önemli adımlar atıldı. 90'lı yıllarda Kürt siyasi hareketinin taleplerinin neredeyse tamamı AK Parti iktidarı döneminde karşılanmış durumda.
Ancak bugün gelinen noktada talepler farklılaştı. Bu farklılaşma sadece Kürt siyasi hareketinin yaşadığı değişimle ilgili değil. Türkiye toplumu farklılaştı. Türkiye toplumunu oluşturan tüm unsurlar farklılaştı. Buna dayalı olarak toplumun tamamıyla sistem arasında esaslı bir uyumsuzluk ortaya çıktı.
Toplum bir bütün olarak sadece militarist anayasa düzen tarafından baskılanmış veya yok sayılmış haklarını talep etmiyor. Artık sisteme katılım, yani yerelden başlayarak merkeze kadar tüm siyasal kararlara katılım talep ediyor. Her bir birey sistemin nesnesi olmaktan çıkıyor ve birer siyasal özneye dönüşüyor.
Bu nedenle sistemin katılımcı olması gerekiyor. Tüm toplumsal farklılıklar sistemde kendilerini görmek istiyor. Bunun yasama organında, kamu idaresinde ve özellikle yargıda gerçekleşmesi gerekiyor. Yani yeni bir anayasal düzenin inşası gerekli görülüyor. Bunun ise bugünden yarına gerçekleşmesi şansı yok.
En azından 7 Haziran seçimlerine doğru giderken hiç bir siyasi partiden böyle bir girişim beklenemez. Meclis genel seçim nedeniyle 7 Nisan itibariyle tatile girecek. Dolayısıyla zaten teknik olarak da bu yönde bir adım beklentisi mümkün değil. Bu durumda mucize beklentisini başka şekilde açıklamak olası görünüyor. Toplumun beklentisi, onun çözüm sürecine verdiği önemin ifadesi olarak okunabilir. Silahların susmasının son iki yılda toplumsal hayatta ürettiği artı değerler ortada. Kürtler çözüm sürecinin yararlarını görüyor ve ciddi destek veriyor.
Sivil siyasi aktörler, çözüm sürecinin başarıyla tamamlanmasının Türkiye'nin kalkınması ve demokratikleşmesine katkı sağlayacağını görüyor. Ulusal sermaye yatırım imkânlarının genişleyeceğini fark ediyor. Bu kadar çok beklenti varsa, sabırsızlık da var. Bu nedenle karamsarlıktan çok, iyimserlik için pek çok neden olduğunu söyleyebiliriz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.