ENGİN ARDIÇ

Sepetçioğlu bir ananın kuzusu

Hilmi Yavuz'dan duymuş, şaşmış kalmıştım...
Çok kişi bilmez, çok kişi de hatırlamaz, bir zamanlar İlhan Ümit Kaftancıoğlu diye bir yazar vardı. Yetmişli yıllarda, Türkiye'yi 12 Eylül tuzağına düşürmek isteyen namussuzlar tarafından, diğer birçok aydın gibi öldürtüldü.
İşte bu şehidimizin asıl adını öğrendiğim zaman şaşmış kalmıştım.
İlhan Ümit Kaftancıoğlu'nun asıl adı neydi, biliyor musunuz? Garip Tatar!
Şiir kokan, "buram buram Anadolu kokan", mükemmel bir halk çocuğu ismi, boynu bükük, kavruk, ezilen, sömürülen bir emekçi ismi...
Hayır. Beğenmemiş, merhum kendine bir "burjuva ismi" seçmiş, o da değil, "Osmanlı" tadı veren bir isim...
Neydi bu, sınıf değiştirme özlemi mi? Oysa solcuydu rahmetli...
İsimler çok şey söyler efendiler. İsimlerin "yan anlamları" vardır semantik biliminde, "gönderme alanları" vardır, isterseniz "çağrışım" diyelim, bu terim tam olarak uymaz ama yakın düşer.
Bu o kadar böyledir ki, "bir romanın kahramanının ismi, romanın yarısıdır" denilmiştir.
Rodyon Romanoviç Raskolnikov, hemen akla gelen örnektir. Çocuğun ismi İvan Petrov olsaydı aynı etkiyi yaratacak mıydı?
"Tuğçesu" dediğim zaman başka bir kız gelir aklınıza, "Kezban" dediğim zaman başka bir kız, "Aleyna" dediğim zaman başka bir kız. "Fahamet" dediğim zaman başka bir kadın, "Dilrüba" dediğim zaman bambaşka bir kadın.
Alın size bir isim: Recep Tayyip Erdoğan. Ya da başka bir isim: Abdullah Gül.
Halk isimleri bunlar, Bekir Yıldız gibi, Ali Yılmaz gibi, Osman Çiçek gibi, Mehmet Güneş gibi...
Bir isim daha: Kemal Kılıçdaroğlu.
Halk ismi mi bu? Hayır. Daha ziyade bir "Osmanlı paşası" kokuyor. Silahtarağa falan...
Ya da bir "bey" ismi, Kiziroğlu Mustafa Bey, Bolu Beyi falan filan... "Kılıçdar'ın oğlu"... Öyle Köroğlu, Dadaloğlu, Çapanoğlu falan da değil...
Bu çok mu önemli? Hayır, bir simge.
"Devlet eliyle devşirilip memur zümresine dahil edilmiş, sınıfını değiştirmesi sağlanmış halk çocuklarına" bir örnek.
Peki ne yapsın adamcağız? Mahkemeye başvurup adını "Kemal Kılıç" mı yapsın?
Hayır, yapmasın. Biz çağrışımlara takıldık.
Ama ille de "ciddi konular" istiyorsanız, onlara da geliriz:
CHP kurultayında "blok liste" var, "çarşaf liste" yok. Yani öyle her canı isteyen parti yönetimine aday olamıyor, adayları genel merkez seçiyor.
Parti yönetimi de değişmeyecekmiş tabii. Önder Sav taş gibi yerinde.
Kılıçdaroğlu'ndan "acayip demokratik atılımlar bekleyen" bazı avanaklar herhalde bir yutkunmuşlardır...
Rahşan Hanım da "bütün Ecevitçi'lerin" onu desteklemelerini istemiş.
Aynı avanaklar herhalde bir kere daha yutkunsalar gerektir.
Partinin tüzüğü de değişmiyor... Bir yutkunma daha.
Bütün bunlardan sonra azıcık da gülelim ve soralım:
Deniz Baykal'ı ancak alçaklıkla devirebildiniz, günü gelince partiyi sımsıkı eline geçirmiş Kılıçdaroğlu'nu nasıl devirebileceksiniz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.