ENGİN ARDIÇ

Ankara canlanacak

Gençliğimizde Ankara'da bir tek diskotek vardı: Apple... Bir de Kulüp Feyman vardı da, oraya gidenlerin yaş ortalaması azıcık daha yüksekti.
Bu kadar. Başka bir eğlence yeri yoktu, Nümune Pavyon'u saymazsanız.
Ankara, akşam saat sekizde "ölü şehire" dönüşürdü. Çünkü bir memur şehriydi ve insanlar ertesi sabah erken kalkıp "daireye" gideceklerdi...
Gezmek için de Hitit Müzesi ve o zamanlar çok döküntü bir yer olan Kaleiçi...
Bu kadar. Ha, bir de Anıtkabir tabii.
Ne ki Anıtkabir bir gezinti yeri değil, kutsal bir "ziyaretgah" sayılırdı. Arkeolojik eserlerin de "eğlence" niteliği taşıdıkları söylenemezdi herhalde.
Bundan başka, her bahtı karanın görmek isteyeceği bir yer falan değildi.
"Grubun varsa çok eğlenirsin" derlerdi, bu da kendi aralarında memur çocuklarının avuntusuydu. İstanbul'dan gelenlerin grubu yoktu ve olamazdı. Grup dedikleri esas olarak "evlerde toplanmaya" dayalıydı.
Ankara'da "hayat yoktu" ve Yahya Kemal'in dediği gibi en güzel yanı İstanbul'a dönüşüydü.
Eh, "zoraki başkent" de bu kadar olurdu.

***
Sonra Ankara gelişti, iyi kötü bir burjuvazi oluştu, öğrenci kitlesi kimlik değiştirdi, bunun sonucu da gece kulüpleri arttı.
Buna bir de büyük otellerin lobi ve barları eklendi. Buralara politikacılar takılırlardı ve bunlar da paylaşılmıştı: DYP'liler Hilton'un barında, ANAP'lılar da Sheraton'da eğleşiyorlardı.
Bunlar "alafranga" insanlar içindi. Alaturkalara her zaman bol kebapçı ve meyhane vardı tabii. En çulsuzlara da kokoreççi.
Bendeniz en çok "Liman Lokantası", "Yakamoz Restaurant", "Körfez Bilmemnesi" gibi yerlere gülerdim ama gerçeği sonradan anladım: Ankara'da balık yemek İstanbul'a nazaran hem daha kolay hem daha ucuzdu.
Buna "eğlence" demek için de ancak Babıali'de magazin muhabiri olmak gerekir.
***
Bakınız cumhur ittifakının belediye adayı Mehmet Özhaseki de ne demiş:
"Burası bir bürokrasi şehri gibi kalmış. 'İşimi görüp hemen kaçayım' diyor gelen... Soruyorum Ankaralı'ya: Dostun, akraban geldi, nereye götürürsün? Bana hepsi hepsi üç yer ismi söylüyorlar."
Evet, Hacıbayram Camii, Anıtkabir, Ankara Kalesi. Bu kadar.
Ankara, Özhaseki'nin deyimiyle "kocaman bir huzurevi"...
"Eğlence, terk ettiği Ankara'ya yeniden dönecek" demiş.
***
Peki "ötekiler" ne yapıyorlar?
"İnisiyasyon ritüeli" düzenleyip çocukları Anıtkabir'e çıkaracaklarmış.
Harçlıklarına göz dikip çocuklara iki bin beş yüz liradan kitap satmaya kalkmasınlar, ona da razıyız.
Çocuklar için ayrı tuzaklar var: Atatürk ve Hayvan Sevgisi... Atatürk ve Temizlik...
Bir de "Atatürk ve Sofra" kitabı var... Aman, orada dur!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.