SAVAŞ AY

Bir foto muhabirinin ardından

"Selahattin Gökhan öldü" haberini duyunca elimden tuz ruhu şişesi düşüp kırıldı sandım.
Evet, o düşsel şişe kırıldı, asit yere saçılırken damlalar gelip öteberimi, en çok da belleğimdeki sayısız anıyı kezzapladı, yaktı sanki...
Babı-ı Ali disiplininin son kuşak ustalarından, halis muhlis bir foto muhabirdi Selahattin Abi. Dahası o eski zamanlarımızın ben gibi pek çok çaylak deklanşör sevdalısına çok şey belleten bir öğretmendi.
Sadece teknik ya da deneyim değildi bize aktardığı.
Giyim kuşamına gösterdiği aşırı özenden tutun, bir kare "dia pozitif" film nasıl saklanmalı mevzuuna kadar paylaşırdı bizimle olması gerekeni.
Biz harçlık denkleştirip zor bela bir objektif alsak, tez elden tencereye çevirirdik içini dışını.
Onun, senelerce hem de en ağır işlerde; çatışmalar, operasyonlar, dev maçlar demeden kullandığı fotoğraf makinelerinde tek bir çizik olmamasına mucize gözüyle bakardık.
Nereden gelirdik?

Az önce dedim ya, eskiden usta çırak ilişkilerinden süzülüp gelirdi o foto muhabirleri. Yıllar içinde karanlık odalarda; tamburlu glaselerin, agrandizörlerin, kart yakmayan cılız kırmızı ışıkların, kimya kokularının içinden akarak, taşarak gelirlerdi basın sahnesine.
Şimdi ne güzel okullarında okuyup, en hakiki hocalardan rahle-i tedris edip, en bir kral makinelerle, en bir hoş imkânlarla donanmış çalışmaktalar.
Peki, nerede çekip- ettikleri?
Birinci sayfalarda, kapaklarda, tam sayfalarda, manşetlenmiş 9 sütunlarda neredeler?
Kim yok etti bu değerleri?
Kim, bugün kim bilir evrensel çapta devleşecek kaç genç fotoğrafçıyı şallak mallak etti, kim?
Neden yeni Ara Güler'ler, İsmet Gümüşdere'ler, İlhan Demirel'ler, Hüseyin Kırcalı'lar, Ergin Konuksever'ler, Kayaoğlu Atılay'lar, Mahmut Küçük'ler, Sökmen Baykara'lar, Bülent Hiçyılmaz'lar, Yalçın Çınar'lar, Kadir Can'lar, Ramazan Öztürk'ler, Coşkun Aral'lar çıkmıyor?
Her gazetede her dergide elbette fotoğraf çeken, fotoğrafları gazeteye giren, altında adları yazan meslektaşlar var. Lakin tek karede destan yazan, bir deklanşör basımında sayfalarca makaleye bedel rüzgâr yapan, adı, emeği, üretimi dünyaya yayılan, dünyada tanınan efsaneleşen, üstatlığa erişen o kadrolar nerede?
Üzgün gitti?
Nerede olacak, burnumuzun dibinde duruyorlar aslında.
Tek başıma saysam, dünyaya kafa tutacak kadar yetenekli, iyi yetişmiş, evrensel gözü olan 5-6 genç meslektaşın adını verebilirim. Lakin çocukların oynamaya yerleri yok.
Gazete fotoğrafçılığının ağırlığını, gücünü öne çıkaran mizanpajlar, formatlar en önemlisi de niyetler yok ki.
Ustamızın acıtan ölüm haberine dönelim yine. 3-4 ay önce eski dostlar buluşmuştuk.
Üzgündü. "Foto Muhabirliği 'kurumsal' anlamda hakkın rahmetine kavuştu" diyordu.
Şimdi o kurumun yaşayan nadideleri de birer birer yok olup gidiyor vah bize...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.