HAŞMET BABAOĞLU

Mevlana'yla imtihanımız

Geçenlerde Nazlı Ilıcak köşesini tümüyle Can Dündar'a bıraktı. Ama Can'ın yazdıklarını Mevlana'nın sözleri sanarak...
Onu yanıltan da internetten bu sözleri alıp gönderen bir okuru olmuş. Sonra da çok tatlı bir düzeltme yaptı Nazlı Hanım, "Can Dündar'a 'çağımızın Mevlana'sı diyebilir miyiz acaba?" diye sordu.
Keşke "Her canlının ölümü tadacağını ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim" sözündeki fazlasıyla güncel ve postmodern vurguya dikkat etmiş olsaydı Nazlı Hanım, sanırım o zaman gerçeğe "uyanır"dı!
Ama nihayetinde hepimizin başına gelebilecek bir şey!
Emin olun ki, tam şu an...
Yani bu yazıyı okuduğunuz sırada...
İnternet yoluyla eşe dosta gönderilen binlerce mektup Mevlana'yla ilgisi olmayan fakat ona ait sanılan veciz sözlerle doludur.
Neden böyle oluyor peki?
Bunu anlamak için şöyle bir durup etraflıca düşünme zamanı geldi!
"Gerçek Mevlana'yla bizim dilimizde dolaşıp duran Mevlana arasında bir bağ var mı, varsa eğer, nasıl bir bağ bu?" diye sorma zamanı artık.

***

Güzel söz, hele içimizi titreten bir sözle karşılaşınca "hah, işte" diyoruz. Bir de kulağımıza o sözün Mevlana'ya ait olduğu çalınmışsa bir yerlerden...
Bu yetiyor bize!
Ama bizi en fena yanılgılara sürükleyen de; kanımıza girip çarçabuk zehirleyen de güzel söz değil midir?
Anlamlı söze bakmalı asıl!
Dahası, sözün anlamına bakmalı, bağlamına bakmalı!
Nasıl bir ruh iklimi ve düşünce zinciri içinde söylenmiş o söz? Ona bakmalı!
Mevlana'nın sözleri içimizi rahatlatabilir! Tamam! Bir an için bile olsa, şu gündelik harala gürele içinde bize manevi bir ferahlık yaşatabilir.
Ama yapmayalım be dostlar! Mevlana o etkilendiğimiz sözlerini içimiz ferahlasın diye söylemedi, bir mutasavvıfın çilesi içersinde ve "aşk ateşi"yle söyledi!
Güzel söyledi ama güzel söz olsun diye söylemedi!
Mevlana
bir "kişisel gelişim"ci veya "on basamakta bilgelik" dersleri veren modern bir guru değil ki!
İşin özü şu...
Mevlana'yı ikide bir dilimize taşıyıp durmak yerine kendimizi Mevlana'ya taşımanın...
Onu gerçekten öğrenmenin zamanı geldi!
Ey Haşmet, bu sözüm sana da!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.