HAŞMET BABAOĞLU

Uflamak... Gençlerin fon müziği!

"Yalnızca yakınıyorsun" diyor annesi kızına...
"Okulun bitmiş, kafan rahat! Her şeyin var! Sen yine de sızlanıp duruyorsun, hiç anlamıyorum!"
On sekiz, on dokuz yaşlarındaki kız annesinin yüzüne bile bakmadan dondurmasını kaşıklıyor.
"Ufff anneee" diyor bir ara!
Annesi mırıldanıyor: "Bu uff'lar hayatının fon müziği oldu vallahi!"
Kız somurtmasına karşın sevimli!
Ama bozuk plak gibi takılmış, söyleniyor.
Yediğinden içtiğinden, soluduğu havadan, kendisini hiç anlamadığını düşündüğü annesinden, saatlerdir tek satır mesaj göndermeyen erkek arkadaşından ve daha birçok şeyden şikâyetçi.
Annesi zarif bir kadın ama belli ki, bu gizli çatışmadan bitap düşmüş!
Modern insanın temel hayal kırıklığı "dünyada biricik olduğumuzu sanmamız ama aslında herhangi biri olduğumuzu anlamamızdır." (Pascal Bruckner)
Gençler günümüzde bu gerçeği erkenden kavrıyor, erkenden bu hayal kırıklığını yaşıyor...
Anne babaların "biricik evlatları"nın sıraya dizilip üzerlerindeki aile şefkati apoletlerinin sökülüverdiği bir dünya bu...
Sadece zenginlerin, başına talih kuşu konmuş olanların ve pek kıskanılan ünlülerin aradan sıyrılabildiği; popüler kültür yalanlarıyla parlatılmış fakat alabildiğine "ruhsuz" bir dünya...
O zaman gelsin, bitmez tükenmez sızlanmalar, içeriği belirsiz yakınmalar ve uflamalar!
Biliyorum, anne babalar çocuklarının bu haline akıl erdiremiyor. Hatta bazen asapları bozuluyor.
Oysa çaresizce de olsa, bize sunulan yaşam biçimine karşı güçlü ve sürekli tekrarlanan bir itirazdır yakınmak!
Uflamak, her zaman şımarıklık değildir. (Şımarıklık hiperaktif kahkahaların ardına saklanır oldu artık.)
Uflamak...
Çoğu zaman gücünü kaybetmiş bir başkaldırıdır!
"Pırıl pırıl gençlik"
masalına karşı bir başkaldırı!
Yanı başımdaki masada oturan anne kıza bakıyorum.
O anda gelen telefon mesajı kızın yüzünü güldürüveriyor! Uflamalar en azından bir iki saat ertelenecek, belli!
Annenin durumu daha tatsız ama sezdirmiyor!
Çünkü o sızlandığında işitecek bir kulağın var olmayışından mustarip!
Farkındasınızdır...
Bu bir terapi veya "gönül alma, yarım elma" yazısı değil! Olamayacak! Aktarmak istediğim şey sadece bir fotoğraf!
Bireyci rekabetin çarklarına kapılıp metafiziğini yitiren; fal açan ama dilek tutmayan; yakınan ama dua etmeyen hayatlarımızın orta yerinde tutunmaya çalışan gençlere dair sıradan bir fotoğraf!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.