Kekik kokusu, ağustosböceği korosu ve Chopin!

Meğer akşamın yeni indiği saatlerde daha da güzelleşiyormuş Şirince!
Hiç bilmiyordum.
Bu sevimli Ege köyüne defalarca uğramış ama her seferinde hava kararmadan dönüş yoluna koyulmuştum.
Oysa şu anki manzara o kadar çarpıcı ki!
Akşamın eflatun şalı o bağlar, bahçeler ve beyaz evlerle süslü yamacı boydan boya örtüyor.
Kahvelerimizi yudumladığımız Artemis Restoran'dan çevreye bakıyorum.
Başka bir gün olsa kimse beni bu büyülü manzarayı bırakıp gitmeye ikna edemezdi!
Ama bizi çok hoş bir konser bekliyor.
Düşünsenize, konser biletlerinin üzerine şöyle bir not düşülmüş: "Uslanmaz romantiklere..."
***
Önce
Şirince'nin bulunduğu tepeden virajları döne döne Selçuk' a iniyoruz.
Sonra Meryem Ana yoluna sapıyoruz. İstikamet Efes antik kentinin arka kapısı!
Çünkü birazdan...
Antik kentin içindeki Odeon tiyatrosunda Polonyalı Kryzystof Jablonski piyanosunun başına geçecek ve Chopin'in notalarına hayat verecek!
Umduğumdan daha kalabalık bir dinleyici kitlesi var.
Hanımların şık sandaletleri ve bakımlı ayakları dikkat çekiyor. Yanık tenli beyler beyaz keten gömleklere ağırlık vermişler.
Bin dört yüz kişilik antik tiyatroda yerimizi bulup oturuyoruz.
Ah! Tam o sırada gün boyunca sıcakta kavrulmuş otların ve dağ kekiğinin kokusu genzimi yakmaya başlıyor!
***
Jablonski kariyeri ödüllerle bezenmiş genç bir piyanist. Chopin uzmanı bir yorumcu.
İKSEV ile Polonya Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı'nın işbirliği sayesinde burada.
Açılış beklediğim gibi "yavaşça fakat görkemli bir ifadeyle" (lento con gran espressione) oluyor: Do diyez minör Noktürn.
Sonra Jablonski'nin mahir ve zarif parmaklarıyla su gibi akmaya başlıyor notalar. O esnada sahnenin yanına konan perdeye Polonyalı ressam Jerzy Duda-Gracz'ın suluboya resimleri yansıtılıyor.
Konserin beşinci parçası Mi minör Prelüd. Op 28. Her zaman olduğu gibi yine alıp götürüyor beni.
Bir de bu notalara muhteşem bir ağustosböceği korosu eşlik etmiyor mu!
Daha ne isterim hayattan! Şükrediyorum.
(SEVGİLİ OKURLARIMA NOT: Bu müzik türüne çok yabancıysanız bile Chopin'in noktürn'lerine, prelüd'lerine azıcık sabırla kulak verin! Chopin dinlemek snobluk veya "ecnebi" bir zevk değildir! Chopin dünyanın her köşesindeki insanlar için derin bir yalnızlık ve evrenle melankolik bir kucaklaşmadır!)